200 bin saat çalışıldı ve Türkiye üretti! Çok sayıda ülke sipariş verdi

Fabrikalar, depolar, havaalanları, yerleşkeler ve limanlar üzere alanlarda yük ve insan taşımaya yönelik olan, seri üretimi devam eden araçlar, Türk start-up’ı Tragger’in Bursa Hasanağa Organize Sanayi Bölgesi’ndeki tesisinde üretiliyor.

Halihazırda elektrikli versiyonlarıyla birçok ülkeye ihraç edilen Tragger Pro serisi araçların, 4. düzey otonom hale getirilmesine ait çalışmalar da Gebze’deki Bilişim Vadisi’nde devam ediyor.

“Tamamen Türkiye’deki mühendisler ve dizayncılar tarafından geliştirildi”

Tragger kurucu ortaklarından Saffet Çakmak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Tragger araçlarının geleceğin sürdürülebilir ulaşım teknolojileri ve yeni kuşak mobilite alanında kurgulandığını, büsbütün Türkiye’deki mühendisler ve dizayncılar tarafından geliştirildiğini bildirdi.

Araçlardaki yerlilik oranının 65’in üzerinde olduğunu belirten Çakmak, “Tabii yerlilik biraz görece bir husus. Kesim sayısına nazaran, modül fiyatlarına nazaran bakılıyor. Aslında çok dikkate alınmayan bir hususta bir bilgi vereceğim; bu türlü bir araç ortaya çıkarabilmek için 200 bin saatlik tasarım ve mühendislik yapmışız.

Bunu da içine koyduğunuz vakit şu anda araçlar yüzde 75-80 yerlidir. Yakında otonom özelliklerini kazandırarak Türkiye’de üretilmeyen kimi komponentleri de geliştirerek zannediyorum 2-3 yıl içerisinde yüzde 85 üzere bir yerliliği ülkemize kazandırmış olacağız.” dedi.

“İhracat konusu bizim için çok değerli bir hedef”

Tragger kurucu ortaklarından Ali Serdar Emre de ihracat konusunun kendileri için çok değerli bir gaye olduğunu ve ihracat pazarlarını öncelikle Avrupa, daha sonra Amerika, üçüncü olarak da MENA ülkeleri olarak belirlediklerini söyledi.

Hizmet araçlarının elektrikli versiyonlarının yurt dışına satışlarının devam ettiğini bildiren Emre, “Bu yıl üretimimizin yaklaşık yüzde 10’unu ihraç etmiş olacağız. Önümüzdeki yıllarda bunun artarak yüzde 50 düzeylerine kadar gelmesini planlıyoruz.” dedi. Emre, kilogram başına 25 euroluk ihracat gerçekleştirdiklerini de aktardı.

“Son test sürüşlerini 2022’nin birinci çeyreğinde yapmayı planlıyoruz”

Projenin ortaklarından FEV Türkiye Genel Müdürü Taner Göçmez ise aracın otonom sürüşe, paylaşımlı ve ilişkili mobiliteye hazır hale getirilmesi noktasında katma bedel sunduklarını tabir etti.

Tragger Pro serisi aracın 4’üncü düzeyde otonomi özelliklerine sahip olduğunu belirten Göçmez, şöyle devam etti: “Nedir dördüncü düzey? Her şeyin her yerde değil, tanımlanmış coğrafyada uygulandığı bir düzey… Nedir bu tanımlanmış coğrafya? Tragger aracımızın hizmet tarifinin yapıldığı kapalı-açık alanlar, havalimanları fabrika üzere…

Biz bu coğrafyayı araca öğretiyoruz ve araç, bu tanıdığı coğrafyanın içinde A noktasından B noktasına tam otonom bir formda, şerit değiştirerek, önüne bir şey çıktığında durarak, bütün bu kararları, gazı, freni ayarlayarak ulaşıyor. Bu 4’üncü düzey otonomi…”

Şoförsüz bir formda kapalı alandan açık alana geçen, gaz-fren kararlarını sağlayan, şerit değiştirme yapabilen, tanımlanan A noktasından B noktasına otonom transferi sağlayabilen bir teknoloji geliştirdiklerini aktaran Göçmez, bu teknolojinin bir donanım ve yazılım paketinden oluştuğunu anlattı.

Göçmez, “Bu geliştirmeyi adım adım yapıyoruz. Şu an geldiğimiz noktada aracın son test sürüşlerini 2022’nin birinci çeyreğinde yapmayı planlıyoruz. 2022’de de umuyoruz ki Tragger, ihracatına otonom bir biçimde devam edecek ve ülkemizin bayrağını dalgalandıracak. Şunu da paylaşmak isterim; Tragger’in üzerinde geliştirdiğimiz teknolojiler önümüzdeki ay dünyanın en itibarlı mühendislik yayınında haber olacak. Bilimsel makalesi çıkacak. Bu da geldiğimiz noktanın ispatıdır.” sözlerini kullandı.

Tragger hizmet araçları

Verilen bilgiye nazaran, 700 kilogram yük taşıma ve 2 ton çekme kapasitesine sahip Tragger hizmet araçları, yüklü halde yüzde 17’lik eğimi tırmanabilirken, süratli ve yavaş olmak üzere iki farklı sürat modunda yol alabiliyor. Aracın bataryası, 220 voltluk klâsik şebeke akımıyla 6 saatte yüzde 100 dolmakla birlikte süratli değişim için batarya paketi Quick-Drop (hızlı değişim) özelliği sunuyor.

Araçtaki sensör seti; 7 adet lidar, 1 adet radar ve 1 adet kameradan oluşuyor. Bu sensörlerle araç, etrafındaki ortamı 360 derece algılayabiliyor, 80 metreye kadar hareketli objeleri ayrıştırıp çarpışma ihtimalini hesaplayabiliyor.

Yüksek çözünürlüklü kamera ve yapay zeka tabanlı imaj sürece algoritmaları sayesinde şerit, yaya yahut pürüz üzere olguları ayrıştırabilmesi aracın, yayaların da olduğu trafik ortamında daha inançlı ilerlemesini sağlıyor.

Otonom sürüş testlerinin Bilişim Vadisi’nde yapılması planlanan aracın, üzerindeki yazılım altyapısı ve temas modülü sayesinde internet şebekesi üzerinden kumanda edilmesi ve dataların bulut ortamında toplanması da sağlanacak.