Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Lideri Recep Tayyip Erdoğan tarafından atanan ve öğrencilerin …
Yavaş’ın ‘Avukat’ imzasıyla Twitter’da yayınladığı mektup şöyle
“Sayın Melih Bulu,
Bir yönetici sorumluluğu ile size bu mektubu yazıyorum.
Gerginliklerden yorulmuş olan ülkemizde, elinize tarihi bir fırsat geçti. Tek bir hareketinizle, ülkemize ve milletimizi büyük bir yeterlilik yapabilirsiniz.
Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan ve ülkeye yayılma eğilimi gösteren krizle ilgili, belki de hiçbir siyasi önderde, hiçbir partide ve hiçbir sivil toplum kuruluşunda olmayan bir imkana sahipsiniz. Sorumluluk sahibi bir bilim adamı olduğunuzu göstererek, atandığınız rektörlük vazifesinden feragat edip, ülkemiz ismine tarihi bir fedakarlık yapabilirsiniz.
Lütfen bir feraset örneği gösterin ve isminiz üzerinden gençlerimizin, güvenlik güçlerimizin, toplumsal bölümlerimizin karşı karşıya gelmesine daha fazla müsaade vermeyin.
İsminiz, kamplaşmanın bir öznesi değil, ülkesi ve milleti için makamdan fedakarlık yapabilen bir bilim adamı olarak anılsın. Bu tarihi olgunluğu, kendinizden ve milletimizden esirgemeyin.
Bu ülkenin kaç genç fidanları vatan savunması için hayatlarını feda ederken, ülkenin krize girmemesi ismine size düşen en manalı misyon makamı terk etmekse, bunu derhal gerçekleştirmek, sizi asla küçültmeyecek, bilakis büyütecektir.
Gelin akl-ı selimle davranın. Ne gençlerimiz ziyan görsün ne de polislerimiz onlarla karşı karşıya gelsin.
Gerginliklerden ve kutuplaşmalardan yorulmuş milletimize babacan bir halla soluklanma imkanı sağlayın. Eğer bir kurban verilecekse, akademik barışı, gençliği ve geleceğimizi değil, makamınızı kurban verin.
Zira makamlar gidici, milletçe birlik ve beraberliğimiz kalıcıdır.
Unutmayın, siz makamdan ayrılma kararlılığı gösterdiğinizde, bir yandan üniversitede huzurun sağlanmasına vesile olacak, öteki yandan bu krizi fırsata çevirmek isteyen kötü niyetlilerin heveslerini kursaklarında bırakmış olacaksınız.
Sıkıntı, artık sizin akademik mesleğinizi tartışmak değildir. Sorun, ülkemizin, sizin isminiz ve atandığınız makam üzerinden yeni bir krize sürüklenme sıkıntısıdır.
Siz de çok düzgün biliyorsunuz ki, her gencimiz bir annenin duası, bir ailenin kesimi, bir geleceğin yazısıdır.
Boğaziçi kültürünü ‘işi hengameye götürmeden uzlaşılabilen bir kültür’ olarak tanımlamıştınız. İşte tam fırsatı. İşi daha fazla hengameye götürmeden, üniversiteyi ‘bilim yuvası’ kimliğine dönüştürmek ve ‘uzlaşı’nın önünü açmak için fedakarlık yapmak size düşüyor.
Tek bir hareketinizle bunu sağlamak elinizde. O koltukta bulunduğunuz her dakika, suçsuz gençlerimizin ziyan görmesine, gözümüzden sakındığımız güvenlik güçlerimizle karşı karşıya gelmesine sebep oluyorsa, o tek hareketi yapmanız, hem akademisyenlik hem de vatanseverlik vazifesidir.
Kendinizi ve ülkemizi bu ulusal vazifeden yoksun etmeyin ve gecikmeden gereğini yapın. Böylece fedakarlıkla tarih yazmış, yeni bir krizin eşiğindeki ülkemize nefes aldırmış olun.”