İpler CHP’nin eline geçti

Emin Çölaşan ağabeyimiz, kolay kolay Ankara’dan ayrılmaz. Ankara’da bulunduğu periyotta de pazar hariç her gün gazetemizin ofisine gelir. Öğleye kadar gazeteleri okur, sigarasını hiç ihmal etmez. Evvelki gün “Gazeteyi özledim, geleceğim” dedi. Sahiden geldi. Konutuna kurduğumuz bilgisayarını da getirmişti. Artık yavaş yavaş gazeteye gelmeyi planlıyor.

Belinden rahatsızdı. Kasları zayıfladığı için yürümekte zorluk çekiyor. Şu anda haftada üç gün fizik tedaviye gidiyor. Giderek güzelleşmeye başladığının farkında. Hareketleri aksatmıyor. Hemşire Güler Akıncı, hareketsiz kalmasına asla müsaade vermiyor.

DUYGU YÜKLÜYDÜ

Odasını, gazetenin havasını özlemişti. Eski model cep telefonunu masasına koydu. Sigarasını, çakmağını çıkardı. Tahminen 40 yıldır binlerce sigarasını söndürdüğü kül tablasını önüne çekti. Üzerinde fotoğrafı olan kupasına suyunu Dilek Hanım doldurmuştu. “Döne Hanım kahve” dediğinde, “Senin kahveni özledim” diye ekledi. Gazetemizin havası başkadır. Çabucak her gün de konuşsak biz de Emin abiyi özlemiştik. Emin abiyi en çok duygulandıran olaylar gazetemiz sahibi Burak Akbay’ın, Genel yayın Direktörümüz Metin Yılmaz’ın, Genel Müdürümüz Asım Akgül’ün ve başka arkadaşlarımızın her vakit olduğu üzere bu süreçte de yakın ilgileriydi.

“Vay be… Neredeyse 5 aydır ofisten uzaktayım” dedi.  His yüklüydü. “Abi sen yazmadığın vakit bak neler oldu neler” dedim. Ben sordum, Emin Çölaşan ağabeyimizin yanıtları şöyle oldu:

Özel’in Erdoğan’a gitmesi olumludur

Özgür Özel’in Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan randevu isteyip gitmesi bana nazaran olumlu olmuştur. Zira AKP, bu sürecin sonucunda bir sefer daha köşeye sıkışacaktır ve bunları hepimiz göreceğiz. Kâfi ki mahallî seçimlerde kazanılan başarıyı birtakım CHP’li liderler berbata kullanmasın, yolsuzluklar olmasın, vurgun nizamına son verilsin, kayırmacılık son bulsun.

Bu ortamda CHP’lilere düşen temel bir vazife vardır. Gerçek yoldan sapmadığı sürece Genel Liderlerine ve partilerine hürmet duymak ve ortalığı velveleye vermemektir. Sonuç olarak hepimiz AKP’nin bu anayasa oyununun fiyaskoyla sonuçlanacağını, yakında görmüş olmasak bile görmeye başlayacağız.

SORUMLULUĞU ARTTI

Yerel seçimler sonrasında siyasetin ipleri artık AKP’nin elinde değildir. CHP’nin eline geçmiş durumdadır. Birinci parti olmuştur, sorumluluğu artmıştır. Buna uygun hareket etmek durumundadır.

Anayasayı beğenmiyor paspas üzere çiğniyorlar

“Önce bir gerçeğe değinelim. Yıllardır iktidar partisi olan AKP’ye, anayasa beğendirmek mümkün değil. Bugünkü anayasayı beğenmiyorlar. Lakin daima anayasaya saygısızlık edip paspas üzere çiğniyorlar. Artık tekrar anayasayı gündeme getirdiler. Herkesin dikkat etmesi gereken bir konu var, o da anayasanın hangi hususlarının nasıl değiştirilmek istendiğini bir türlü söylemiyorlar. Bunu adeta bir devlet sırrıymış üzere kendilerine saklıyorlar.

23 SEFER DEĞİŞTİ

Burada şunu irdelemek gerekir. Sıfırdan bir anayasa mı istiyorlar, yoksa birtakım hususların değiştirilmesini mi? Bunu bilen yok. Kendilerinin de bildiği kanısında değilim. Anayasa bu güne kadar tam 23 sefer değiştirildi. Toplam 78 husus ya değiştirildi ya da büsbütün yürürlükten kaldırıldı. Bu nasıl iştir ki karşımıza yine anayasa değişikliği istemiyle çıkıyorlar? Bu sorunun cevabını kimse bilmiyor.

Burada ikinci bir konu daha var. İktidar partisiyle küçük ortağı MHP’nin TBMM’deki salt çoğunluk sayısı anayasa değişikliğine izin vermiyor. İktidar partisi bunları bildiği halde artık Türk milletini oyalamak ve vakit kazanmak için karşımıza yine anayasa talebiyle çıkıyor. Ben şunu söylüyorum: Bu anayasa değişikliği onların istediği doğrultuda olmayacaktır. Olsa bile sonuçta piyasaya civciv çıkacak, kuş çıkacaktır. Türk milletinin epey sorunu varken artık AKP’nin yeni bir tezgahıyla karşı karşıyayız. İktidar partisi, bu uğraşlarından hiçbir sonuç elde edemeyecektir.

Bu görüşmeler sonucunda siyasette değişen fazla bir şey olmaz.  Siyasette tansiyon Türkiye’de azalmaz. Çünkü, başta iktidar partisi olmak üzere muhakkak kısımlar milleti birbirine düşürmenin, ortalığı germenin peşinde koşuyor. Bu söylediğimin ispatı 22 yıldan bu yana iktidarda bulunan AKP ve Recep Tayyip Erdoğan zihniyetidir. Hasebiyle ben siyasette rastgele bir yumuşama beklemiyorum. Şayet olursa göstermelik olur. Anayasa değişmez, değişecek olursa aslında hepimiz hayretler içinde kalır ve olayları şaşkınlıkla izlemeye çalışırız.

Akşener’in siyaseti bırakması güzel oldu!

Meral Akşener’in siyaseti bıraktığını açıklaması düzgün oldu. Zira misyonunda neredeyse 180 derece çark etti. Nedenini kimsenin çözebildiğini sanmıyorum. Saadet Partisi Genel Lideri Temel Karamollaoğlu’nun gideceğini açıklamasına ise ben kendi adıma üzüldüm. Zira sağlam duran bir siyasetçiydi. Öbürleri üzere bedeninin her organı aşağıya, üste oynamıyordu.

İktidarın küçük ortağı ne yapacağını bilmiyor

Bu ortamda bir de  MHP’nin, bilhassa de Devlet Bahçeli’nin durumuna güzel bakmak gerekir. Karşımızda, ne yapacağını bilmeyen ya da şaşırmış olan bir küçük ortak var. Bu ortak, Devlet Bahçeli’nin kişiliğinde dün ak dediğine, bugün hiç şaşırmadan kara deyip AKP iktidarını, yerine daha sağlam bir biçimde yerleştirmek için gayret harcamaktadır. Davacılar şaşkındır. Hakikaten partileri, DEM’in bile gerisinde kalıp dördüncü parti pozisyonuna düşmüştür. Bu durum bilhassa Türk milliyetçileri açısından üzücüdür. Anayasa değişikliği muhakkak birkaç mevzuda uzlaşma sağlanmadığı sürece esasen gerçekleşmeyecek. Ben bu durumu şöyle görüyorum: AKP, bu anayasa çıkışı sonrasında kendi ayağına kurşun sıkmıştır. Bence kıssanın en kıymetli kısmı budur.