‘Göç Anıtı’ göçmen bir heykeltıraştan

Kırklareli’ye bağlı Lüleburgaz Belediyesi, Siteler Mahallesi’nde 5 bin metrekarelik parka “Göç Anıtı” yapılması için proje müsabakası açmıştı. Sekiz sanatkarın 14 projeyle katıldığı müsabakanın heyeti, Trakya Üniversitesi Hoş Sanatlar Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Ferit Yazıcı’nın “Göç Anıtı” dizaynını oy birliğiyle kabul etti. Lüleburgaz Belediye Lideri Dr. Murat Gerenli’nin başkanlığındaki heyetin seçtiği projede, özgürlük sembollerinden leyleklerin kullanılacağı öğrenildi. Göç Anıtı’nın ayrıntılarını Milliyet’e anlatan Dr. Ferit Yazıcı, “Göçmen kuş olan leylek, güzellik belirtisi ve uğur kabul edilir. Mısır mitolojisinde İlah Tot’un dönüştüğü bilgelik, Japon kültüründe ise ölümsüzlük sembolüdür. Leyleklerin yöneldiği iki prizmanın ortasındaki boşluk Bulgaristan ve Türkiye ortasında bulunan hudut çizgisinin izdüşümü ve bir kapı. Prizmanın formu Türkiye Cumhuriyeti bayrağı ay ve yıldızın birinci kısmı” dedi.

33 günde tamamlanacak

Dört metre yüksekliğindeki mermer anıtın 33 günde tamamlanacağını söyleyen Dr. Yazıcı, kendisinin de bir göçmen olduğunu belirterek, şunları anlattı: “Bulgaristan’ın Razgrad kentinde yani Deliorman’da doğdum. Lise öğrencisiyken 1989 yılında Türkiye’ye göçmen geldim. Hacettepe Üniversitesi Hoş Sanatlar Fakültesi ve Mimar Sinan Hoş Sanatlar Üniversitesi Toplumsal Bilimler Enstitüsü Heykel Anasanat Dalı’ndan mezun oldum. Göçmen yahut mülteci ya da ne denirse densin düşmanıma bile dilemem. Göçmen olduğum için meselelerini çok âlâ biliyorum. Yunan hududunda yaşanan mülteci olaylarına şahit olduğumda yaşadıklarım aklıma geldi. İsimlerimizi ve lisanımızı kaybetmenin yanında can korkusu yaşadık. Birçok insan öldürüldü Bulgaristan’da. Anıtı oluştururken hududu geçmeyi düşündüm ve çocukluğumda sıklıkla izlediğim leylekler belirdi hafızamda. Leylekler, Bulgaristan’da yavrularını yetiştirip kışı geçirmek için diğer yere giderdi. Tıpkı biz göçmenler üzere. Ne tam oralı ne de tam buralı hissedebiliyorum. Garip bir yalnızlık diyebilirim. Zira ben Türkiye’ye tek başıma gelmek zorunda kaldım. 1989 yılı Temmuz ayında trenden inip elimdeki tek bavula sığdırılmış her şeyimi yere koydum ve ‘Ne kıymetine olursa olsun ayakta kalmak zorundasın, zira bundan sonra yalnızsın’ dediğimi hatırlıyorum. Herkes dünyanın hepimize ilişkin olduğunu anlasa çok daha farklı ve daha hoş bir dünya olacak. Sonların olmadığı bir dünya hayal lakin neden olmasın.”

Milliyet Sanat’ın en düzgün 10 ‘u ortasında

Dr. Yazıcı’nın bir heykeli, Milliyet Sanat mecmuası tarafından Ekim 2019’da Kemer Country Club mesken sahipliğinde düzenlenen “Heykelde Yeni Keşifler” müsabakasında en düzgün 10 eser ortasına girmişti. Teknoloji, irtibat, medya, toplumsal cinsiyet ve kapitalizm üzere şimdiki bahislerdeki heykeller ortasındaki Dr. Yazıcı’nın “İmkansız İletişim” isimli yapıtı, Milliyet Sanat Dergisi’nin 2019 Temmuz sayısına da kapak olmuştu.