DOLAR
32,4390
EURO
34,7386
ALTIN
2.446,03
BIST
9.909,57
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Az Bulutlu
Cumartesi Hafif Yağmurlu
16°C
Pazar Az Bulutlu
18°C
Pazartesi Az Bulutlu
18°C
Salı Az Bulutlu
18°C

Giysilerinle çevreyi kirletme

Son bir yıldır Dünya Covid-19 salgını ile imtihanını vermeye devam ederken, ne yazık ki ekolojik değişimin olumsuz sonuçları bize yeni bir …

Giysilerinle çevreyi kirletme
28/02/2021 04:40
236
A+
A-

Son bir yıldır Dünya Covid-19 salgını ile imtihanını vermeye devam ederken, ne yazık ki ekolojik değişimin olumsuz sonuçları bize yeni bir sorunun sinyallerini vermeye başladı bile. Kurak geçen aylardan sonra kendini iyice hissettiren potansiyel su kıtlığı sorunu, barajların doluluk oranı üzerinden yapılan haberler ile hak ettiği ciddiyetten uzak, sıradan gündem haberleri içerisinde kayboluyor. Küresel ısınmanın beklenen olumsuz etkisi ile azalan yağmurlar tatlı su kaynaklarında kıtlığa sebep olurken, mevcut kaynaklar da endüstrilerin kimyasal atıkları ile de fütursuzca kirletilmeye devam ediliyor.

resized e36d2 636f57d5foto2
Moda da su kirliliği sorunlarına neden oluyor. Boyama işleminden kalan su genellikle hendeklere, derelere veya nehirlere döküldüğünden, tekstil boyama dünyanın ikinci en büyük su kirleticisi.

TÜRK TEKSTİLİ NE KADAR SU TÜKETİYOR

Son iki yüzyılda sanayileşmenin etkisiyle refah seviyesindeki hızlı yükselişe paralel olarak hem nüfusta, hem de üretim ve tüketimde hızlı bir artış meydana gelmiş, bu da toplam su tüketimini önemli ölçüde artırmıştır. Diğer taraftan suların kirlenmesi neticesinde doğrudan kullanılabilecek su miktarı azalmış, küresel iklim değişikliği sebebiyle taşkın ve kuraklık tehlikesi kendisini her geçen gün daha fazla hissettirmeye başlamıştır. Nobel ödüllü bilim adamı Paul Crutzen’e göre, insanlar yalnızca son iki yüzyıl içinde gezegenimizi öylesine geniş kapsamlı bir değişime uğrattı ki, bundan sonraki milyonlarca yıl boyunca gezegenimizin çehresini değiştirecek yeni bir jeolojik dönemin başlangıcını yaşıyor olabiliriz. Günümüzde 2,6 milyar insan yeterli hijyen olanaklarından mahrum. Küresel ölçekte beş yaşın altındaki yaklaşık 300 bin çocuk olmak üzere her yıl iki milyon insan, kirli su ve yetersiz temizlik nedeniyle ishalden ölmekte ve 884 milyon insan temiz içme suyuna erişememektedir. Dünya nüfusunun altıda biri, günlük ihtiyaçları olan 50 litre temiz suyu karşılamak için güvenilir bir kaynağa sahip değil. Bununla birlikte, su mücadelesini alevlendiren asıl konunun, yoksul ülkelerdeki nüfus artışı değil, zengin ülkelerdeki tüketim artışı olduğu belirtilmektedir. Sanayi dalları içinde belki de en fazla su tüketimi tekstil sanayiindedir. Türk tekstil sanayisi 1 ton tekstil kumaşı için 20 ile 230 m3 arasında su tüketilmektedir. Moda endüstrisinin her yıl küresel karbondioksit emisyonlarının % 10’unu ürettiğini, yılda yaklaşık 1,5 trilyon litre su kullandığı ve tonlarca metre küp kimyasal içerikli atık su bıraktığını düşünürsek yavaş modanın, endüstri ve gezegen için tek sürdürülebilir gelecek olduğu gerçeğini kabul etmemiz gerekiyor.

resized 934e4 37195173foto8

HIZLI MODANIN BEDELİ ÇOK AĞIR

Markaların her iki ayda bir yeniledikleri koleksiyonlar, moda trendleri, fenomenlerin gün içinde sunduğu sayısız reklam içerikli ve satın almayı teşvik eden kışkırtıcı paylaşımları ve bütün bu sınırsız seçeneğe oturduğumuz yerden ulaşabilme kolaylığı. Hayatımızın vazgeçilmez parçası haline gelen dijital dünya adeta tüketim üzerine kurgulanmış gibi. Mutluluğun formülü satın almaktan ve sahip olmaktan geçiyormuşçasına, sahip olduklarımız için ne bedeller ödendiğini düşünmeden yapılan çılgınca ve sınırsızca bir tüketim söz konusu olan. Artık büyükannelerimizin sahip olduğundan 10 kat daha fazla kıyafetimiz var. Dolaplarımıza sığdıramadığımız bu giysiler eco-sistemi çökerten bir canavara dönüşmüş durumda. Moda endüstrisi, petrol endüstrisinden hemen sonra dünyanın en büyük ikinci kirleticisi. Tüketimle beraber her geçen gün büyüyen moda endüstrisinin çevreye verdiği zararlar da misli ile artıyor. Giydiğimiz bir denim pantolonu üretmek için kaç litre su kullanıldığını biliyor muyuz? 5.196 litre. Kullanılan tatlı suyun yanında denimi ağartmak için kullanılan kimyasalları içeren atık sular çok daha fazla suyu da kirletiyor.

resized c4805 8a040796foto4

NEHİRLER KİRLETİLİYOR

Endüstrinin sorunu sadece üretimde kullandığı yüksek su miktarı değil. Giysilerin üretildiği ülkelerin çoğunda, tekstil fabrikalarından gelen arıtılmamış toksik atık sular doğrudan nehirlere boşaltılıyor. İçinde kurşun, cıva ve arsenik gibi toksik maddeler barındıran atık sular su altındaki yaşam ve nehir kıyılarında yaşayan milyonlarca insanın sağlığı için son derece zararlı. Su kirliliğinin diğer bir ana kaynağı, pamuk üretimi için gübre kullanımıdır ki bu akan sularını ve buharlaşma sularını büyük ölçüde kirletir. Ayrıca, pamuğun büyümesi (ve ısınması) için çok suya ihtiyacı vardır, ancak genellikle ılık ve kuru alanlarda yetiştirilir. Sadece 1 kg pamuk üretmek için 20.000 litreye kadar suya ihtiyaç vardır. Bu, halihazırda kıt olan bu değerli kaynak üzerinde muazzam bir baskı yaratır ve pamuk üretiminin suyu tamamen boşalttığı Aral Denizi’nin çölleşmesi gibi dramatik ekolojik sonuçlara sahiptir. En büyük pamuk yetiştiricilerinden olan Hindistan’da tüm nüfusun günlük su ihtiyacının % 85’i, ülkede pamuk yetiştirmek için kullanılan suyla aynı düzeyde. Bununla beraber ülkede 100 milyon insanın içme suyuna erişimi yok.

Büyük markalar kolları sıvadı

Sektörde eco-bilinçli üretim teknikleri üzerinde ciddi Arge çalışmaları yapan markalar olsa da bu oran henüz çok küçük. Bununla berber Gap Inc, H&M, Inditex, Burberry, Kering, Lewis, Uniqlo gibi markalar eco-bilinçli üretim konusunda farkındalık gösteren başlıca firmalar. Örneğin İsveçli moda şirketi H&M ve ABD’li denim markası Lee, yeni nesil daha sürdürülebilir denim geliştirmeyi amaçlayan bir işbirliği başlattı. “Bütünsel işbirliği”, H & M’nin ilk yüzde 100 geri dönüştürülmüş pamuklu kotundan, mantar ve jakron kağıdından yapılmış deri olmayan sırt çantalarına kadar yeni tasarımlara yer verdi. Ünlü Japon markası Uniqlo, kar amacı gütmeyen Charty:Water (hayır kurumu: SU) ortaklığı aracılığıyla Hindistan, Kamboçya, Malawi ve Madagaskar’da 10.000’den fazla kişinin temiz ve içilebilir suya ulaşmasına yardımcı oluyor. Amerikan Jean markası Lewis “water less” etiketi ile çıkardığı eko-koleksiyonunda, üretim aşamasında kullandığı yeni teknikleri ile 2011 den bu yana 3 milyar metre küp’ten fazla su tasarrufu sağladıklarını duyurdular. “Denime giyilmiş efekti vermek için yumuşatıcı ve su ile yıkamak yerine, şişe kapakları ve golf topları ile yıkayarak, su kullanımını üretimden büyük oranda çıkararak %96 su tasarrufunda bulunabiliyoruz” açıklamasında bulundular.

resized 94d92 48bd02b3foto20

Kıyafet kiralayabilirsin

Tüm tedbirlere rağmen uzmanlar hızlı modanın çevresel etkisini azaltmak için moda endüstrisinin temelden değişmesi gerektiğini söylüyor. Kıyafet kiralama, daha iyi geri dönüşüm süreçleri, kirlilik kontrol teknolojisi yardımcı olabilecek önlemler arasında ilk sırada gelenler. Ayrıca, endüstrinin daha kaliteli, uzun ömürlü ürünler üretmeye odaklanması gerektiğini, kıyafet kiralama gibi yeniliklerin ve yeniden satışa yönelik yeni yaklaşımların artırılması gerektiğini savunuyorlar. Bununla birlikte, bu sorunları azaltmak için tüketici olarak bize düşen önemli sorumluluklar da var. İlk adım, hızlı tüketim üzerine farkındalık ve değişme isteği oluşturmaktır. Bireysel olarak yapabileceklerimiz çok daha hızlı sonuçlar verebilir. Bu anlamda yapılacak ilk şey tüketimi azaltıp yavaş moda akımına dahil olmaktır. Daha kaliteli, daha klasik parçalara yatırım yaparak daha uzun süre kullanabiliriz. Bunun yanında satın alırken çok daha bilinçli alımlar yaparak ekolojik döngüye olumlu katkılarda bulunabiliriz. Daha sıkı çevre düzenlemelerine sahip ülkelerde üretilen kıyafetleri (AB, Kanada, ABD …) tercih ederken, ürünün içeriğine bakarak kimyasalların kullanılmadığı, organik elyafları ,( Lyocell/Tencel, keten gibi) doğal elyaftan ve geri dönüştürülmüş elyaftan üretilmiş parçaları tercih edebiliriz. Giysileri çok sık değil yalnızca ihtiyacımız olduğunda ve daha düşük sıcaklıkta yıkayarak da doğaya olumlu katkılarda bulunabiliriz.

En çevre dostu giysi bile, yaşam kaynaklarımızı üretim ve evinize taşımak için kullanır ve olumsuz çevresel etkiler yaratır. Sorunun kökeni aşırı tüketimde yatıyor. Yeni kıyafetler almanın bizi mutlu edeceğini düşünme eğilimindeyiz. Belki yaşam tarzımızın bazı temellerini yeniden gözden geçirmeliyiz.

resized c9c9f a6aee1c9foto19

Giyerken çevreyi kirletme

Endüstri tükettiği su miktarı dışında kullandığı sentetik (polyester) elyaf miktarı ile de çevreye zarar vermeye devam ediyor. Üretilen tüm giysilerde kullanılan petrol kaynaklı elyafların oranı % 60-70 oranında. Sentetik bir giysiyi (polyester, naylon vb.) Her yıkadığımızda, yaklaşık 700.000 mikrofiber suya salınıyor ve okyanuslarımıza kirletiyor. Bilim adamları, suda yaşayan küçük organizmaların bu mikro lifleri yuttuğunu keşfettiler. Bunlar daha sonra küçük balıklar tarafından yenir ve daha sonra büyük balıklar tarafından yenir ve besin zincirimize plastik eklenir. Araştırmaya göre, bir kişi kıyafetlerini yıkayarak yılda yaklaşık 300 milyon polyester mikrofiberleri çevreye, 900 milyondan fazla polyester mikrofiberleri sadece giysilerini giyerek havaya bırakabiliyor. Moda endüstrisini ilgilendiren bir diğer konuda yağmur ormanlarının yok olması. Her yıl binlerce hektarlık nesli tükenmekte olan ağaçlar kesiliyor ve yerini suni ipek, viskon ve modal gibi ahşap esaslı kumaşların yapımında kullanılan ağaç dikimleri alıyor. Bu orman kaybı, son on yılda yağmur ormanlarının büyük ölçekli kaybının gerçekleştiği Endonezya’da olduğu gibi ekosistemi ve yerli toplulukları tehdit ediyor.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.