Davutoğlu, CHP ve İYİ Parti arasındaki “HDP’ye bakanlık verilebilir” tartışmasında tavrını belli etti

Gelecek Partisi Genel Lideri Ahmet Davutoğlu, HaberTürk ekranlarında gazeteci Fatih Altaylı’nın sorularını yanıtladı. Davutoğlu’nun açıklamaları ortasında CHP ve YETERLİ Parti ortasında Gürsel Tekin’in “HDP’ye bakanlık verilebilir” kelamlarıyla başlayan HDP tartışması da vardı.

“HDP HİÇBİR OTURUMDA GÜNDEME GELMEDİ”

HDP’nin 6’lı masada olmadığını belirten Davutoğlu, “6’lı Masa’da HDP yok. 6 başkan oturuyor. Hiçbir oturumda gündeme gelmedi. HDP’ye şu yahut bu şeyin verilmesi için masada olması lazım. Gürsel Tekin’in yahut rastgele birinin kendi perspektifi olabilir. Ancak sayın Kılıçdaroğlu’ndan bu türlü bir mevzu gündeme gelmedi. HDP’nin kendisinin oluşturduğu bir öbür ittifak var. Pekala 6’lı Masa HDP kitlesinden oy istemeyecek mi? İsteyecek. AK Parti, MHP kitlesinden de oy isteyecek. Dün Sultanbeyli’de gençler ‘Yüzde 50’yi bu ülkede sen aldın, yeniden de alırsın’ diye pankart açtı. 6’lı Masa’nın tavrı kim olursa olsun o kitlelere hitap edeceğiz” dedi.

“İKTİDAR HDP’Yİ DIŞLAYIP, OSMAN ÖCALAN’I EKRANA ÇIKARIYOR”

HDP’nin dışlanmasını hakikat bulmadığını belirten Davutoğlu, “HDP’liler bizi ziyaret etti, görüşlerimizi tabir ettik. Çok açık bir biçimde kendileriyle konuşuruz. Parti kapatılmalarına karşı çıktık. Daha evvel MHP’de kapatıldı, lakin MHP ortadan kalktı mı? Parti kapatmakla Türkiye’nin birliği sağlanmaz. Bizim şu anda birliğimizi sağlayacak olan ortak aidiyet şuuru. Benim de sayın Pervin Buldan, Mithat Sancar geldiğinde çok açık söz ettim. Türkiye’de siyasetin olağanlaşması için herkesin vesayetlerden arınması lazım. HDP’nin İmralı, Kandil’in dışında olması lazım, Meclis’teki tavırlarıyla öne çıkmaları lazım. İktidarın yaptığı HDP’yi dışlayıp Osman Öcalan’ı TRT’ye çıkarmak. Böylesine iki yüzlülük olmaz” formunda konuştu.

“KÜRTLER BANA ‘SEROK AHMET’ DİYOR”

Davutoğlu, kelamlarını şöyle sürdürdü: “Kürtler bana ‘Serok Ahmet’ diyor. Zira terörle çabayı ben yürüttüm. Kürtler beni neden seviyorlar? Emniyet görevlilerine de askeriyeye de şu talimatı verdim; demokratik hukuk kurallarıyla çaba edeceksiniz. Sur’da uğraş ederken Hasan Paşa Hanı ile Ulu Mescit’te binlerce Kürt vatandaşa dedim; Toros dağlarının kenarında doğan Türkmen çocuğunun ne kadar hakkı varsa Dicle kenarında doğan Kürt çocuğunun da o kadar hakkı vardır dedim. Türkiye’de kamu sistemi hepimizin tertibidir. Arkadaşlarıma şunu söyledim; Türk arkadaşlara söylüyorum, ben de Türküm, Kürtlerin hakkını biz savunacağız. Kürt arkadaşlarıma söylüyorum, Türkler’de bir telaş varsa bu korkuyu siz gidereceksiniz. Bu ülkeyi bu türlü koruruz. Kürtlerin haklarını, Kürtçeyi Türkler savunacak. Kürtçe öğrenmekte ne sakınca var? İngilizce, Farsça öğreniyoruz. İngiliz prensini, şu andaki hükümdarın veliaht iken unvanı Galler Prensi’ydi. Evvel Gal lisanını öğrenir. Türkler ve Kürtlerin savaştığı tek bir savaş yok.”