CUMA HUTBESİ 10 MAYIS | Bu haftaki Cuma hutbesi konusu nedir? Cuma hutbesi oku!

Bugünün Cuma hutbesi konusu nedir? 10 Mayıs Cuma hutbesi Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından resmi internet sitesinde yayınlandı. Bu haftanın Cuma hutbesi konusu nedir? sorusu merak konusu oldu. Vatandaşlar 10 Mayıs Cuma Hutbesi oku! formunda araştırmalar yapmaya başladı. Pekala, Bugünkü Cuma hutbesi konusu nedir? Cuma hutbesi yayınlandı mı? 10 Mayıs Cuma hutbesi konusu nedir? Bu hafta Cuma hutbesinde ne anlatıldı? İşte ayrıntılar ve Cuma hutbesi tamamı haberimizde….

10 MAYIS CUMA HUTBESİ

MEDENİYETİMİZ, VAKIF MEDENİYETİDİR

Muhterem Müslümanlar!

Yüce dinimiz İslam’ın insanlığa ikram ettiği kuruluşlardan biri de vakıftır. Vakıf, sahip olduğumuz nimetleri yalnızca Allah isteği için insanların ve bütün yaratılmışların istifadesine sunmaktır. Vakıf, Rabbimizin bizlere emanet olarak verdiği imkânları cennet anahtarı yapabilmenin yollarından biridir. Vakıf, ‘İnsanların en iyisi, insanlara yararlı olandır.’ anlayışına dayalı bir düzgünlük hareketidir. Kesintisi olmayan bir hayır çeşmesidir.

Aziz Müminler!

Vakıflar, milletleri ayakta tutan kurumlardandır. Vakıflar, birlik ve beraberliği pekiştirirler. Paylaşma, yardımlaşma ve dayanışma üzere faziletleri ayakta fiyatlar. İnançlı ve huzurlu bir toplum inşa ederler. Vakıflar, varlık âlemindeki şefkat ve merhamet tohumlarını yeşertirler. İlim ve irfanın, kültür ve sanatın gelişip yaygınlaşmasına katkı sunarlar. Varlıklı ile yoksul ortasında hayır ve düzgünlük köprüleri kurarlar. Adaletin, hakkın, hakkaniyetin ve insanca yaşamayı temin edecek bir medeniyetin yeryüzüne hâkim olmasına vesile olurlar.

Değerli Müslümanlar!

İslam dininde vakıf her daim teşvik edilmiş, bu hayır kurumlarına öncü ve takviye olanlar övülmüştür. Bu hakikatin idrakinde olan ecdadımız, mescitler, medreseler, hastaneler, aşevleri, kütüphaneler, kervansaraylar, köprüler ve çeşmeler inşa etmiştir. Geçmişten günümüze kurulan vakıflar, kimsesizlerin kimsesi, yetimlerin, öksüzlerin ve yaşlıların sığınağı olmuştur. Muhtaçlık sahiplerine, sıkıntısı ve sorunu olanlara umut, evlenecek gençlere yuva olmuştur. Tarihimizde vakıf kültürü o kadar önemsenmiştir ki, göçmen kuşlar için bile vakıflar kurulmuştur.

Kıymetli Müminler!

Peygamber Efendimiz (s.a.s), bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır: “İnsanoğlu ebediyete irtihal ettiği vakit amel defteri kapanır. Şu üç kişinin defteri ise kapanmaz ve bunlara sevap yazılmaya devam eder. Gerisinde sadaka-i câriye, yani kalıcı bir hayır bırakan kişi. İlmini insanlığın hayır ve hizmetine sunan kişi. Kendisine hayır duada bulunan evlat yetiştiren kişi.”[1] Allah Resûlü (s.a.s)’in bu hadisine gönülden bağlanan aziz milletimiz, kurduğu vakıflar aracılığıyla yurt içinde ve yurt dışında kaç güzel hizmetlere vesile olmaya devam etmektedir. Vakıfların öncüsü ve destekçisi olup ahirete irtihal eden bütün kardeşlerimize Cenâb-ı Hak’tan rahmet, hayatta olanlara sıhhat ve afiyet niyaz ediyoruz.

Aziz Müslümanlar!

Ülkemizde düzgünlüğün hizmetkârı olan kaç hayır kurumundan biri de Türkiye Diyanet Vakfı’dır. Vakfımız, yaklaşık yarım asırdır “Kardeşlik Hudut Tanımaz” şiarıyla düzgünlüğü yeryüzüne hâkim kılmak için uğraş sarf etmektedir. Yurdumuzdaki ve dünyanın dört bir yanındaki hizmetleriyle; din, lisan ve renk ayrımı yapmadan bütün mazlumlara umut olmaktadır. Gençlerimizin ulusal ve manevî kıymetlerine bağlı; etrafına, toplumuna ve insanlığa yararlı şahıslar olarak yetişmeleri için çaba göstermektedir. Yokluğa, doğal afetlere, şiddete ve savaşa maruz kalan birçok beşere milletimizin yardımlarını ulaştırmaktadır.

Değerli Müminler!

Medeniyetimiz, vakıf medeniyetidir. Peygamber Efendimiz (s.a.s)’den günümüze vakıflar daima var olagelmiştir. Bize düşen, bu medeniyete daima birlikte sahip çıkmaktır. Vakıf mallarını vakfedildiği gaye doğrultusunda kullanmaktır. Vakıf mallarına ziyan verecek her türlü yanlış tavır ve davranıştan kaçınmaktır.

Kıymetli Müslümanlar!

Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de, “İyilik ve takvada yardımlaşın, günah ve haksızlıkta yardımlaşmayın.”[2] buyurmaktadır. En büyük yeterlilik, mazluma ve mağdura yardım etmek, onları zalimlere karşı korumaktır. Müslümanlar olarak bizler, bugün, dünyanın gözü önünde katliama ve soykırıma maruz kalan Gazzeli günahsızları, bebekleri, bayanları zalim işgalcilerin elinden kurtarmak için bütün imkânlarımızı seferber etmeliyiz.

Hutbemi Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in şu ikazıyla bitiriyorum: “İnsanlar zalimin zulmünü görür de ona mahzur olmazsa, Allah’ın onları genel bir azaba uğratması kaçınılmazdır.”[3]

[1] Müslim, Vasiyye, 14.

[2] Mâide, 5/2.

[3] Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 5.