Yasemin Özilhan, Alem mecmuası tarafından birinci defa düzenlenen “Alem Talks Podcast” aktifliğine konuk oldu. Kendisiyle ilgili merak edilen …
Yasemin Özilhan, Alem mecmuası tarafından birinci defa düzenlenen “Alem Talks Podcast” aktifliğine konuk oldu. Kendisiyle ilgili merak edilen sorulara karşılık veren Özilhan, hoş bir çocukluk geçirdiğini anlattı:
“Çok çok hoş bir çocukluk geçirdiğime inanıyorum. Meyveleri ağaçtan toplayarak, zerzevatları topraktan çıkararak, tüm gün sokaklarda geçen bir çocukluğum oldu. İnsanların birbirini tanıdığı, inançlı ve eğlenceli bir ortamda büyüdüm, Mürefte’de.”
O GÜNLERİ DÜŞÜNÜRKEN GÖZLERİM DOLUYOR
3 yaşındayken babasının işleri nedeniyle doğduğu Almanya’dan Türkiye’ye geldiklerini tabir eden Özilhan, o günleri anlatırken ise duygulandı: Özilhan, “Çok hoş ve tanıdık beşerlerle yetiştiğim için gözlerim dolarak düşünüyorum o günleri.
Karakterinin vakitle değiştiğinden de bahseden Yasemin Özilhan, evvelce sonlandığı mevzulara artık daha sakin yaklaştığını söz etti.
Anne olunca değiştiğini ve daha verici olduğunu kelamlarına ekleyen Özilhan, “Herkes için sıradan olmak makûs bir şeymiş üzere gelirken bana sıradan olmak lüks üzere geliyor. Ben de bu lükse anne olduktan sonra ulaştığımı düşünüyorum. Anne olduktan sonra daha doğal, daha kendin olmak için gayret gösteriyorsun. Tahminen anne olmasam bu keyfi süremezdim. Göz önünde olduğumu düşünmüyorum. Kendim farkında değilim” diye konuştu.
Övgü dolu yorumlar alan tarzını de anlatan Özilhan, “Sete giderken bol ve rahat eserler giyerdim. Bence üslubun 20’lerin ortasında oturmaya başlıyor. Şu an toplumsal medya sayesinde ister istemez trendleri takip edip modanın içinde olabiliyorsun. Lakin bizim devrimizde yoktu. Benim tarzım karşısındakine ‘sakin ol’ diyen bir stil” biçiminde konuştu.
Yasemin Özilhan, eşi İzzet Özilhan’ın birinci başlarda tarzını yönlendirdiğini itiraf etti:
“Ben daima eşofmanlaydım. Evet şu an çok moda fakat ben daima rahat şekli benimsemiştim. İzzet’in ablaları topuklu ayakkabılar ve şık kıyafetler giydiği için ve ona alışık olduğu için, bana armağan olarak daima topuklu ayakkabı alıyordu. Beni o yönlendirdi.”
