Bir tanıdığının sünnet düğününe katılan genç, ruhsatsız tabancasıyla havaya ateş etti. Tutukluk yapan silah bir anda ateş alınca düğüne katılan …
Bir tanıdığının sünnet düğününe katılan genç, ruhsatsız tabancasıyla havaya ateş etti. Tutukluk yapan silah bir anda ateş alınca düğüne katılan konuklardan birisi ağır yaralandı. Hayati tehlike kaydıyla hastaneye kaldırılan genç uzun mühlet tedavi gördü. Jandarma gruplarınca gözaltına alınan zanlı tutuklandı. Davada, ‘taksirle yaralama” cürmünden mahkum edildi. Asliye Ceza Mahkemesi, “6136 sayılı Ateşli Silahlar Kanunu’na muhalefet” kabahatinden verilen mahkumiyetinde kararın açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi. Kararı sanık avukatı temyiz edince devreye Yargıtay 12. Ceza Dairesi girdi.
Sünnet düğünündeki olayda, mağdur gencin ikinci dereceden kemik kırığına ve her iki beğenilen görme kaybı sebebiyle organ fonksiyonunun yitirilmesine sebep olacak formda yaralandığına dikkat çeken Yargıtay, emsal bir karara imza attı. ‘Taksirle yaralama’ ve ‘muhtemel kast ile yaralama’ cürümlerini ayrıntılı biçimde tanımlayan Yargıtay, sanığın, sonucunun idrakinde olarak düğünde silahına sarıldığına dikkat çekti. Yargıtay kararında şöyle denildi:
“Fail, hareketinden doğacak sonuçları bilerek ve isteyerek hareket etmişse kast gerçekleşmiştir. Buna karşılık, fail aşikâr bir sonucu gerçekleştirmek üzere hareket ederken, bunun yanında öbür sonuçların meydana gelmesini de göze almış ve bu sonuçlar da gerçekleşmişse, failin bu sonuçlar açısından da taammüden hareket ettiği kabul olunur. Zira fail, asıl kastettiğinden öteki, hareketinden doğacak öbür sonuçları kestirim ettiği yahut öngördüğü halde hareketini devam ettirmiştir. Toplumsal hayatta aşikâr faaliyetlerde bulunan kimselerin diğerlerine ziyan vermemek için birtakım önlemler alması ve kimi davranış kurallarına uyma zorunlulukları bulunmaktadır “.
Düğüne çok sayıda konuk topluluğunun katıldığının hatırlatıldığı Yargıtay 12. Ceza Dairesi kararında, “Sanık, bu türlü bir ortamda silahla havaya ateş etmiştir. Tutukluk yapan silahla uğraşırken olay yerinde bulunan insanların yaralanabileceğini, hatta ölebileceğini öngörmesine karşın, hareketini devam ettirdiği anlaşılmaktadır. Mağdura karşı ‘olası kastla yaralama’ kabahatini işleyen sanık hakkında, cürüm vasfında yanılgıya düşülerek yazılı formda ‘bilinçli taksirle yaralama’ hatası üzerinden kıymetlendirme yapılması kanuna karşıt olup, kararın bu sebeplerden ötürü bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir” tabirleri yer aldı,
