Umreye gidenlerin bilgilerini çalıp telefon işletmişler

Dini ibadetlerini yerine getirmek gayesiyle bir tıp firmasıyla anlaşıp umreye giden 1356 şahıstan bir kısmı yurt dışından aldıkları telefonları pasaportlarına işletmek istediğinde, evvelce telefon işletilmiş olduğunu fark edip, savcılığa hata duyurusunda bulundu.

Araştırmalarda Hatay’da PTT acenteliği yapan Ahmet Çelikkaya’nın tıpkı periyotta umreye giden 1356 kişinin kimlik bilgilerini ele geçirdiği belirlendi. Serinyol PTT şubesinde misyonlu Bilal Karabiber’in ise kendisine liste halinde verilen bu bilgileri kullanarak, sistemden e-Devlet şifrelerini aldığı tespit edildi. İki  kişi hakkında iddianame hazırlanıp, dava açıldı.

‘PASAPORTUMA ÖBÜR TELEFON İŞLETİLMİŞ’ 

İddianamede tabirine yer verilen mağdurlardan Abdulkadir A., 2018 Aralık’ta umreye gittiğini belirterek, “Umre dönüşünde telefon aldım. Suudi Arabistan’dan almış olduğum telefonu pasaportuma işleyecektim. Sonra anladım ki pasaportuma öbür bir telefon işletilmiş. Almış olduğum telefonu pasaportuma işletemedim, telefon elimde kaldı” dedi.

Raziye D. ise umreye gittiğinde oradan rastgele bir gereç getirmediğini söz ederek, “İddianamede geçen olaydan haberim yoktu, lakin bana tebligat ulaştıktan sonra oğlum, benim e-Devlet sistemime giriş yaptı ve üzerime 2 tane telefon işletildiğini tespit etti. Ben rastgele bir telefon almadım ve pasaportuma telefon işletmedim” dedi.

SUÇU KABUL ETMEDİLER

Sanıklar Ahmet Çelikkaya ve Bilal Karabiber ise hususla ilgili bilgilerinin olmadığını söyleyerek, üzerlerine atılı hatası kabul etmedi. Hatay 10’uncu Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan davada sanık Bilal Karabiber’e, ‘Görevi berbata kullanma’ ve ‘Kişisel dataları hukuka ters olarak ele geçirmek ve vermek’ hatalarından 7 yıl 4 ay 22 gün, sanık Ahmet Çelikkaya’ya ise ‘Kişisel bilgileri hukuka muhalif olarak ele geçirmek ve vermek’ kabahatinden 5 yıl 7 ay mahpus cezası verildi.

Kararın münasebetinde sanık Ahmet Çelikkaya’nın mağdurların kimlik bilgileriyle bir cep telefonunu PTT memuru sanık Bilal Karabiber’e verdiği, sanığın bu bilgileri kullanarak e-Devlet şifresi talebinde bulunduğu, gerekli onay kodunun da kendisine verilen telefona geldiği belirtildi. Sanığın, onay kodunu sisteme girmesiyle mağdurlara e-Devlet şifrelerini temin ettiği ve sanıkların şifre başına bir GSM operatörü bayi işleten öteki birinden 10-15 lira aldıkları belirtildi. Sanıkların 26 Aralık 2018’den 16 Ocak 2019’a kadar mağdurların ferdî bilgilerini kullanıp e-Devlet şifrelerini aldıkları ve karşılığında menfaat temin ettikleri aktarıldı.

‘DAHA CAYDIRICI CEZA VERİLMESİ LAZIM’

Mağdurların avukatı Fırat Bilici, umreye gidenlerin şahsî bilgilerini sanıklara veren bireylerin yurt dışından getirdikleri telefonları işletip satmayı amaçladıklarını söyleyerek, “Ve bu sanıklar, kendilerine bu listeyi veren şahıslara e-Devlet şifresi sağlıyorlar ve e-Devlet şifreleriyle de bireylerin isimlerine telefon açtırmak niyetindeler. Şahıslar bu davanın sonucunda biri 7 yıl 4 ay 22 gün, oburu de 5 yıl 7 ay olmak üzere ceza aldılar. Bu verilen ceza şahsî dataların hukuka karşıt olarak ele geçirmesinden. Bu verilen cezalar mağdur sayısının bu kadar fazla olduğu bir belgede mutlaka indirim yapılmamasının gerektiği konusu da değerlendirildiğinde düşük kalmıştır. Yani daha fazla ceza olması gerekiyordu, caydırıcı olması gerekiyordu. Zira dava belgesini tatbik ettiğimizde mağdurlardan kimilerinin isimlerine telefonlarının açıldığı, bir hareket kademesine da geçirildiği, e-Devlet şifrelerinin haksız olarak alındığı ve bunlar dava evrakına sabit olup, bu hususlarda muhakkak daha caydırıcı cezaların verilmesi lazım” dedi.