Başkanlık, geçen yıl Savunma Sanayii Yatırım ve Geliştirme Faaliyetlerini Destekleme Programı’nı hayata geçirdi. 150 milyon liralık kredi …
Başkanlık, geçen yıl Savunma Sanayii Yatırım ve Geliştirme Faaliyetlerini Destekleme Programı’nı hayata geçirdi. 150 milyon liralık kredi tutarının tamamına yakını firmalar ve projelerin desteklenmesinde kullanıldı.
Başkanlık bu yıl da 150 milyon liralık yeni bir davete çıktı. Böylelikle sunulan kredinin büyüklüğü 300 milyon liraya ulaştı.
Dayanak programı kapsamında savunma, anayurt güvenliği, havacılık ve uzay endüstrisi alanlarında faaliyet gösteren yerli sanayi kuruluşlarının yatırım faaliyetleri ile Ankara Uzay ve Havacılık İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nde (HAB) yapılacak tesis inşaatı faaliyetlerinin finansal olarak desteklenmesi gayesiyle kredi verilecek.
2021 yılı için 3 öncelikli alan belirlendi. Birinci öncelikli alan ileri materyal teknolojileri, robotik/otonom sistemleri, ikinci öncelikli alan elektronik harp, algılama teknolojileri, siber güvenlik, yapay zeka, elektronik/aviyonik, silah/mühimmat, roket ve füze sistemleri, KBRN, yarı iletken üretimi, kompozit teknolojileri, üçüncü öncelikli alan HAB’a yapılacak tesis inşaatı olacak.
Azami 10 yıl vadeye sahip kredi için onay tarihinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından en son yayımlanan “İhale Sistemiyle Satılan Hazine Bonoları ve Devlet Tahvilleri Türk Lirası Yıllık Ortalama Birleşik Faiz Oranı”nın yarısı olarak hesaplanan faiz oranı uygulanacak. Müracaatlar 30 Haziran’a kadar SSB’ye yapılabilecek.
“Firmaların ilgisi yüksek”
SSB Lideri İsmail Demir, AA muhabirine, programın, Savunma Sanayii İcra Komitesinin kararıyla Savunma Sanayii Destekleme Fonu kullanılarak bölümün desteklenmesi için ayrılan bir kaynakla oluşturulduğunu söyledi.
Bu kapsamda geçen yıl 150 milyon liralık bir kaynak ayırdıklarını ve birebir ölçünün bu yıl da kullandırılacağını bildiren Demir, “Bunlar, savunma endüstrisini geliştirmek üzere bilhassa teknoloji, savunma endüstrisi teknolojileri, havacılık ve uzay alanlarında, ayrıyeten şu anda Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ yakınlarında yeni geliştirdiğimiz HAB’daki faaliyetleri desteklemek üzere firmalarımızın yetenek, yetkinlik ve muhtaçlıkları kıymetlendirilerek verilen dayanaklar. Bu sene de bunları vermeye devam edeceğiz.” dedi.
Firmaların bu dayanağa ilgisinin çok fazla olduğunu vurgulayan Demir, şu değerlendirmede bulundu:
“Firmalar kendilerini anlatmak, takviyeye başvurmakla ilgili çok hevesliler. Bölümün önünü açmak çok kıymetli. Malum bu kaynağı Savunma Sanayii Destekleme Fonundan oluşturuyoruz. Fonun ismine dikkati çekmek istiyorum, Savunma Sanayii Destekleme Fonu. Bu açıdan Savunma Sanayii İcra Komitesinden onay aldığımız bütün projelerin kaynağı bu fon ve ulusal bütçeden aktarılan birtakım paralar. Böylelikle bu takviyesi daima yapmamız gerekiyor. Aslında projelerimizin içinde her bir ana yükleniciye muhakkak oranda alt yüklenici ve KOBİ düzeyinde yüklenici kullanma zorunluğu getirdiğimiz üzere, teknoloji kazanım yükümlüğü ismi altında da yeni teknolojilerin geliştirileceği aşikâr bir yüzdenin ayrılmasını kaide koşuyoruz. Bunların hepsi savunma endüstrisi ekosistemimizin tabanının genişletilmesi, yeni oyunculara fırsat tanınması ve yeni teknoloji alanlarında yatırımcıları cesaretlendirerek bu alanda faaliyete teşvik etmeye yönelik.”
“Mühim olan dalı canlandırmak, geliştirmek”
Demir, HAB’da firmaların yerlerini almaya başladıklarını söyledi. Yerlerin çabucak hemen dolduğunu, kimi firmaların tesislerini kurduğunu, bazılarının faaliyete başladığını anlatan Demir, şunları kaydetti:
“Burada bilhassa ileri imalat ve gereç teknolojileri konusunda bir uzmanlık alanı da oluşturmak istiyoruz. Zira bilhassa geliştirmemiz gereken bir alan. Havacılık ve uzay dediğimizde gereç, yeni ve çağdaş imalat teknolojileri çok değer kazanıyor, hassas imalatlar. Bunun yanında silah teknolojileri, elektronik, bilişim, bağlantı, yapay zeka, robotik üzere sistemler burada yer alacak ve bunların da kıymetli ölçüde, yapabildiğimiz ölçüde tabi ki teşvikleri olacak. Bizim verdiğimiz 150 milyon lira tek bir kaynak değil. Diğer kaynakların, teşviklerin oluşturulması gerekiyor. Bu ortada bizimle proje yapan her firmaya da mesela banka teminat mektupları yerine şirket bonosu alma üzere kolaylıklar sağlayarak, projeler üzerindeki ve kredi yüklerini azaltmak üzere bir yola da başvuruyoruz. Önemli olan burada dalı canlandırmak, geliştirmek. Zira savunma endüstrisi canlı, dinamik ve geleceğe inançla bakan bir kesim olmalı. Şayet bu kesimin önünü açmazsak gelecekle ilgili çok fazla oyuncu bulamayabiliriz, yürek kırabilir, yatırımcılarımız bu alanda fazla iştah duymayabilirler.”
Demir, bu takviye sistemiyle bir manada küçük firmaların desteklendiği lakin bununla hudutlu kalmayıp faaliyetin niteliği, değeri, kritikliğine bakarak daha büyük ölçekli kuruluşlara da dayanak sunulduğunu söyledi. Demir, “Büyükler kendilerini finanse etmekte daha rahat olabiliyorlar, daha kolay kaynak bulabiliyorlar. Değerli bir teknoloji üretim alanı yahut Ar-Ge’ye yönelik bir faaliyet varsa o da bizim radarımızda lakin genel manasıyla daha çok küçük, orta düzeydeki işletmelerin ilgi duyduğu bir alan oluyor.” dedi.
