DOLAR
34,2414
EURO
37,0954
ALTIN
2.971,61
BIST
8.946,13
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
17°C
İstanbul
17°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Az Bulutlu
16°C
Cumartesi Çok Bulutlu
13°C
Pazar Çok Bulutlu
14°C
Pazartesi Çok Bulutlu
13°C

Şapka Gitti Kavga Bitti! Süleyman Demirel’i Deviren 12 Mart 1971 Darbesi Nasıl Gerçekleşti?

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hükümeti direkt olarak deviren üç askeri müdahale gerçekleşti. 27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980’de Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime bütünüyle el koydu.  12 Mart 1971’de ise darbe kansız ve silahsız bir şekilde gerçekleşti …

Şapka Gitti Kavga Bitti! Süleyman Demirel’i Deviren 12 Mart 1971 Darbesi Nasıl Gerçekleşti?
12/03/2024 11:30
3
A+
A-

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hükümeti direkt olarak deviren üç askeri müdahale gerçekleşti. 27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980’de Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime bütünüyle el koydu. 

12 Mart 1971’de ise darbe kansız ve silahsız bir şekilde gerçekleşti. Asker yayınladığı muhtıra ile Süleyman Demirel liderliğindeki Adalet Partisi hükümetinin istifasını istedi. 

Neler yaşandığını içeriğimizde inceledik.

Türkiye’de 1960’lı yıllar adeta bir kör dövüşüydü. 68 Kuşağı olarak adlandırılan gençlerin meydanlara çıkması, sağ-sol çatışmalarının başlaması, siyasi iktidarların ise bir türlü istikrarı sağlayamaması ülkeyi derin bir kaosa sürüklüyordu.

s ee231b3ec28f06d9506cf58ca4f53430cc7f1fba

27 Mayıs 1960 Müdahalesi sonrası Ordu tümüyle siyasetten elini eteğini çekmiş değildi. Hatta TSK içindeki birçok asker, yönetimi sivillere teslim etme kararına karşı çıkmıştı. Devrilen Demokrat Parti’nin mirasçısı olarak kurulan Adalet Partisi’nin seçimlerde iktidara gelmesi, asker içinde büyük rahatsızlık oluşturuyordu. 

Ordu içindeki gruplaşmalar da hat safhadaydı. Türkiye, 1970’lere bu atmosferde girdi.

O yıllarda gençlik hareketleri de kamuoyunda büyük ses getiriyordu. Sol görüşlü öğrenci lideri Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının yaptıkları eylemler ülke çapında ses getiriyordu.

s 9c0ada6e2ef5e3646a0fd71513f1dbf6b6d221ce

16 Şubat 1969 tarihinde İstanbul Beyazıt Meydanı’nda ABD’nin 6. Filo’sunu protesto etmek için 76 gençlik örgütünün toplandığı sırada meydana gelen olaylara Kanlı Pazar adı verildi. 

Gösteri yapılmadan önceki günlerde Komünizmle Mücadele Derneği uyarılarda bulunarak halkı tepkiye çağırdı. O gün, diğer bir grup da Beyazıt Meydanı’nda taşlı sopalı beklemeye koyuldu. İki grup meydanda karşılaştı. Olaylar sırasında Ali Turgut Aytaç ve Duran Erdoğan adlı gençler bıçaklanarak öldürüldü.

Karşıt görüşlü öğrenciler arasında çıkan çatışmalardan her gün ölüm haberleri geliyor, ülkede huzursuzluk artıyordu. Üniversiteliler, hükûmeti politikaları nedeniyle ağır bir şekilde eleştiriyorlar ve “Türkiye’yi Amerikan bağımlılığından kurtaracaklarını” savunuyorlardı.

s 944726f501346e7ee9b5ffa8ab75b9a7e4893919

İşçi grevleri, eylemler, gösteriler ülkenin tek gündemi haline geldi. 9 Mart 1971 tarihinde, TSK içindeki bir grup subay yönetime el koyma girişiminde bulundu. 

Bu girişim önceden öğrenildi ve engellendi.  

Bazı görüşlere göre, Amerika Birleşik Devletleri, ulusalcı görüşe sahip bir darbenin Türkiye’de meydana gelmesine izin vermedi. 

Bu girişimi planlayan subaylar emekliye sevk edildi. Asıl darbe ise üç gün sonra gerçekleşecekti.

2 Mart 1971 günü saat 13.00’te TRT radyolarından bir bildiri okundu. 12 Mart Muhtırası olarak kayıtlara geçen bu bildiride şu ifadelere yer verildi.

s 636291d2d95d08c1ad1bd2d4a839abcbb2ca2ba9

Parlamento ve Hükûmet süregelen tutum, görüş ve icraatı ile yurdumuzu anarşi, kardeş kavgası, sosyal ve ekonomik huzursuzluklar içine sokmuş, ATATÜRK’ün bize hedef verdiği çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmak ümidini kamuoyunda yitirmiş ve Anayasa’nın öngördüğü reformları tahakkuk ettirememiş olup Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği ağır bir tehlike içine düşürülmüştür.

“Silâhlı Kuvvetlerinin bu vahim ortam hakkında duyduğu üzüntü ve ümitsizliği giderecek çarelerin, partiler üstü bir anlayışla Meclislerimizce değerlendirilerek mevcut anarşik durumu giderecek ve Anayasa’nın öngördüğü reformları Atatürkçü bir görüşle ele alacak ve inkılâp kanunlarını uygulayacak kuvvetli ve inandırıcı bir Hükûmetin demokratik kurallar içinde teşkili zarurî görülmektedir.

s c08497b0d029238dfc8f3c13b9e62c1b73e8f6b4

Bu husus süratle tahakkuk ettirilemediği takdirde, Türk Silahlı Kuvvetleri kanunların kendisine vermiş olduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak ve kollamak görevini yerine getirerek idareyi doğrudan doğruya üzerine almağa kararlıdır.’

Bu kesin ifadelerin ardından Süleyman Demirel liderliğindeki Adalet Partisi hükümeti istifa etmek zorunda kaldı. 

Demirel ise o günlerde hissettiklerini şu sözlerle özetledi:

‘Benim oturduğum koltukta zaten darağaçları vardı. Bunu hiç unutmamıştım’

Askerin yayınladığı metinde geçen “Atatürkçülük” vurguları, bu darbenin çizgisinin milli demokratik devrimci bir anlayışta olduğunu akıllara getirse de, kısa zaman sonra öyle olmadığı ortaya çıktı.

s d441dc561cd7daa3bdd0166fdfa06543c3c1ac97

12 Mart sonrası sıkıyönetim ilan edilmedi. Partiler kapatılmadı. Kesin bir askeri rejim kurulmadı. Bundan dolayı 12 Mart için ‘darbe’ yerine ‘muhtıra’ kelimesi daha çok tercih edilir. 

Buna karşın hükümet istifaya zorlandığı için askerin sivil yönetime açık bir müdahalesi olduğunu ifade etmek gerekir. 

Askerler bir teknokrat hükûmeti istiyorlardı. CHP Kocaeli milletvekili Nihat Erim ismi üzerinde anlaşıldı. Erim CHP’den istifa etti. 26 Mart 1971’de hükûmeti kurdu. Böylece artık bağımsız başbakan olan Erim, ‘partiler üstü reform hükûmeti’ni kurdu. 

Darbenin başbakanı Nihat Erim, 19 Temmuz 1980 tarihinde İstanbul Dragos’ta Devrimci Sol militanları tarafından düzenlenen suikast sonucunda 68 yaşında hayatını kaybetti.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.