enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,5890
EURO
34,8231
ALTIN
2.416,59
BIST
9.645,02
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
24°C
İstanbul
24°C
Hafif Yağmurlu
Çarşamba Az Bulutlu
22°C
Perşembe Az Bulutlu
20°C
Cuma Az Bulutlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
17°C

Sağlık-Sen Genel Başkanı Semih Durmuş’tan 14 Mart Tıp Bayramı açıklaması

“Fedakar sağlık çalışanları bir Tıp Bayramı’na daha hüzünle girmenin burukluğunu yaşıyor. Bir yanda pandemi kaynaklı ağır iş yükü, ekstra …

Sağlık-Sen Genel Başkanı Semih Durmuş’tan 14 Mart Tıp Bayramı açıklaması
13/03/2021 11:17
251
A+
A-

“Fedakar sağlık çalışanları bir Tıp Bayramı’na daha hüzünle girmenin burukluğunu yaşıyor. Bir yanda pandemi kaynaklı ağır iş yükü, ekstra sorunlar ve can kayıpları, diğer yanda yıllara sari çözüm bekleyen kronik meseleler.

2021 “sağlık çalışanları yılı” ilan edildi ancak sorun ve beklentilerinin çözümüne dair henüz bir ümit ışığı görebilmiş değiller.

Buna karşın bolca alkış, bir o kadar takdir ve teşekkür alıyorlar. Ancak bir türlü sesleri duyulmuyor, sorunları çözüme kavuşturulmuyor, yüzleri güldürülmüyor.

Fedakarlıkları, alın terleri, mücadeleleri, canlarını ortaya koymaları, bir türlü yetmiyor sorunlarının çözümüne.

Hak etmediklerini ya da hakları olmayanları değil, alın terlerinin ve mücadelelerinin karşılığını istiyorlar.

Örneğin, hakkaniyetsiz ve adaletsiz döner sermaye sistemi son bulsun istiyorlar. Can yakan, alın terini yok sayan bu sistemin yerine, ödemelerin hastane bütçesinden değil, merkezi bütçeden karşılandığı yeni bir modele geçilmesini istiyorlar. Bu sayede gelirlerinin, hastanelerin gelirlerine bağlı olmaktan çıkacağını çok iyi biliyorlar. Bu durum aynı zamanda haksız ücret dağılımının son bulması demektir.

Bunun yanında, hakkaniyetli iş güvencesi herkesin hakkı olduğu için sözleşmeli istihdam modeline son verilsin istiyorlar. Çünkü aynı iş yerinde aynı işi yapıp da birbirlerinden çok farklı mali, özlük ve sosyal haklara sahip olmak kabul edilecek bir durum değildir.

Nöbet ücretleri artırılsın istiyorlar… Çünkü sağlık çalışanları nöbete kaldıklarında, normal mesai ücretinden daha düşük ücret alıyor. Oysa diğer kamu çalışanlarında tersi bir durum söz konusu. Sağlık emekçileri, üçüncü sınıf kamu çalışanı değildir. Hayat kurtarmakla yükümlü oldukları unutulmamalıdır.

Ayrıca, icap nöbet ücretlerinin bağış değil, hak olduğunu tüm sağlık çalışanları çok iyi biliyor. İdari tasarrufla bazı sağlık çalışanlarına icap nöbeti ödenirken bazılarına ödenmemesinin izahı mümkün değildir. İcap nöbet ücretleri anne sütü kadar helaldir, her çalışana her hak edene ödenmek mecburiyetindedir.

Sağlık çalışanlarının ağır iş yükü altında öteden beri ezildikleri bilinmiyor değil. Ne yazık ki pandemi sürecinde bu yük katlanarak arttı. AB ülkeleriyle kıyaslandığında, ülkemizde normal koşullarda bir hemşire dört hemşirenin yaptığı işi yapıyor. Benzer durum diğer branşlarda çalışanlar için de geçerli. Sorunun önüne ancak istihdam açığının sıfırlandığı güçlü sağlık ordusuyla geçilir.

Hatalı uygulamalar (Malpraktis) nedeniyle sağlık çalışanlarının ocağına resmen incir ağacı dikiliyor. 3-4 bin lira maaş alan bir sağlık çalışanının, 100 binlerce liralık tazminatın altından kalkması mümkün değildir. 

Sağlık, risk payı çok yüksek bir meslek olduğu için idare, hatalı uygulamalar karşısında sorumluluğu çalışana yükleyerek görevini yapmış olmaz. İdareye düşen, her türlü sorun karşısında çalışanını mağdur etmemek, sahip çıkmaktır. 

Binlerce sağlık çalışanı, “Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği” sınavları düzenli ve belli aralıklarla yapılmadığı için mali, özlük ve sosyal noktasında hak kaybı yaşıyor. Bunun önüne geçmek için ekstra ne bir çabaya ne de bir kanuna ihtiyaç vardır. Yönetmelik değişikliği yeterlidir.

Çocuklarının emniyeti ve bakımı, sağlık çalışanı ebeveynler için sorun olmaya devam ediyor. Sağlık çalışanlarının yaklaşık yüzde 40’ı yine sağlık çalışanıyla evli. Diğer kamu çalışanlarıyla evli olma durumları da bu rakama eklendiğinde oran yüzde 60’ları geçmektedir. Dolayısıyla gündüz bakım evi ve kreş uygulamasının hayata geçirilmesi büyük bir zarurettir.

Bu aynı zamanda hayati bir zarurettir de. Pandemi sürecinde, bazı çocukların canlarına mal olan üzücü hadiselerin varlığını hiç kimse unutmuş değil.

Tüm bunların yanı sıra sağlık çalışanları artık şiddet kurbanı olmak istemiyor! Çünkü şiddet sadece mağduru etkilemiyor; göreni, duyanı kısacası tüm çalışanları doğrudan etkiliyor, travmalara neden oluyor, korkutuyor, sindiriyor.

Sonuç olarak, sağlık çalışanlarının daha pek çok sorunu var. Bu sorunlarla yaşamayı, bu sorunlara alışmayı, bu sorunların gölgesinde kutsal mesleklerini ifa etmeyi istemiyorlar. Mesleklerini severek yapmalarının yanında bayramlarını bayram gibi kutlamak ve hayatlarını müreffeh bir şekilde sürdürmek istiyorlar. Tüm bunları sağlık çalışanlarına çok görmemek gerekir. Sağlık çalışanları bayramın en güzelini en iyisini hak ediyor. Çünkü onlar bu ülkenin “hayat sigortası.” Herkesi, özellikle de sorumluluk sahibi olanları, bunun anlam ve önemini anlamaya ve bu doğrultuda sorunları çözmeye davet ediyoruz.”

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.