Kanal 7 Ankara Temsilcisi ve Yenişafak Muharriri Mehmet Acet ‘Hiç kimse ihalesine girmesin. Lakin illa gireceklerse o vakit biz onlarla ilgiyi …
Kanal 7 Ankara Temsilcisi ve Yenişafak Muharriri Mehmet Acet ‘Hiç kimse ihalesine girmesin. Lakin illa gireceklerse o vakit biz onlarla ilgiyi keseriz.’ diyerek Kanal İstanbul’u ve Yap-İşlet-Devret projelerini kötüleyen CHP önderi Kemal Kılıçdaroğlu’nun kelamlarını boşa çıkaran gelişme hakkında Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’ndan kıymetli bilgiler aktardı.
İşte yazar Mehmet Acet’in ‘Yap-İşlet-Devret projeleri makus fikir miydi?’ başlıklı yazısı;
Geçenlerde ABD’nin Ankara Büyükelçisi David Satterfield İstanbul’dan Ankara’ya dönerken Kuzey Marmara otoyolunu kullanmış.
Büyükelçinin birebir günlerde Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu ile de bir randevusu var.
SATTERFIELD: KEŞKE BU YOLLAR ABD’DE DE OLSA
Görüşmede mevzuyu geçtiği otoyola getiren Satterfield, “Keşke bu yollar ABD’de de olsa” tabirlerini kullanarak hayranlığını lisana getiriyor.
ABD’de bu yollardan yok mu?
Var elbette.
Lakin köprüler, tüneller başta olmak üzere, ulaşım altyapısının, 60-70 yıldır dokunulmadığı için eskidiğini kendi liderleri lisana getiriyor.
Muhtemelen büyükelçinin kastı da bu.
Trump’ın ABD’nin öteki coğrafyalarda gereksiz yere harcadığı milyar dolarlara atıfla, “Yollarımız, köprülerimiz eskidi, yenilememiz lazım. Bu paraları buralara harcamamız lazım” halinde açıklamalar yaptığını hatırlıyorum.
Bildiğim kadarıyla Biden da, ülkesindeki altyapı hizmetlerinin yenilenmesi için uğraş harcıyor.
Dün Ulaştırma ve Altyapı Bakanı İsmailoğlu ile Kanal 7’de yaptığımız programda, Kuzey Marmara otoyolu da dâhil olmak üzere, Yap-İşlet-Devret modeliyle inşa edilen projeleri, Kanal İstanbul’u konuştuk.
Geçenlerde yazmıştım.
Muhalefet tarafından daima kötülenen bu projelerin aslında hoş muvaffakiyet kıssaları yazma yolunda ilerlediğini sayılarla aktarmıştım.
Günün sonunda (toplamda) devlet kasasından kuruş çıkmadan üste para kazandıracak dev projeler bunlar.
Program bittikten sonra ofise gelip haberlere baktığımda, CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kanal İstanbul’la ilgilenen firmalara dönük tehdit ve gözdağı içeren açıklamalarını tekrarladığını gördüm.
Şöyle diyordu Kılıçdaroğlu:
“Hiç kimse Kanal İstanbul ihalesine girmesin. Lakin illa gireceklerse o vakit biz onlarla bağlantıyı keseriz. Dünyanın hiçbir ülkesinde bu türlü saçma bir şey olmaz.”
CHP önderi bu türlü şeyler söylüyor ancak Bakan İsmailoğlu’nun verdiği bilgiye nazaran Panama ve Süveyş kanallarını inşa edenler de dâhil olmak üzere pek çok firma, Kanal İstanbul inşaatına dâhil olmak için sıraya girmiş durumda.
Bakan Beyefendi, Kanal İstanbul projesini haritalar üzerinden bana nazaran ikna edici bir halde izah ediyor.
710 MİLYAR DOLARLIK TİCARET YOLU
Çin’den Avrupa’ya uzanan geniş coğrafyada kuzey ve güney güzergâhının yanısıra bir de Türkiye’nin tam merkezinde yer aldığı bir orta yol var.
Yıllık 710 milyar dolarlık ticaretin döndüğü bir güzergâh.
İsmailoğlu, İstanbul Havalimanı’nın çabucak tabanından geçecek olan Kanal İstanbul projesinin bu ticaret yolu ile olan münasebetini anlatırken, 100 yıllık bir projeksiyondan kelam ediyor.
BOĞAZ’DAN GEÇMEK İÇİN SIRAYA GİRECEK OLAN GEMİLERİN SAYISI İKİYE KATLANACAK
Deniz üzerinden yapılan ticaretin artacağının, Boğaz’dan geçmek için sıraya girecek olan gemilerin sayısının ikiye katlanacağının öngörüldüğü bir ortamda, Kanal İstanbul projesinden tıpkı iki yılda muvaffakiyetini kanıtlamış olan İstanbul Havalimanı üzere bir kıssa çıkacağını düşünmek mümkün.
Lakin tersten esen o denli bir propaganda var ki.
Bu projenin bütün taraflarını çalışan 200 kadar bilim adamı olduğu halde, içlerinden kimileri baskı gelir endişesiyle televizyonlara çıkıp anlatmaktan bile uzak duruyorlar.
Köprülerle ilgili yapılan tezviratları saymaya gerek yok.
Daha yakın örneklerden ilerleyelim.
İstanbul Havalimanı için de benzeri tezviratlar yapılmamış mıydı?
Hâlbuki İstanbul Havalimanı’nın öyküsü, Kanal İstanbul için de güzel bir referans olarak düşünülebilir.
Ulaştırma Bakanı’nın kelamlarını aktaralım:
Geçenlerde Marmara’nın müsilaj (deniz salyası) sorunu için Bakan İsmailoğlu’nun kelamları üzerinden diğer bir fırtına kopartılmıştı.
Bakan, Karadeniz’in sularının Marmara ile yeni bir güzergâhtan buluşmasının müsilaj probleminin tahliline olumlu istikamette katkı vereceğini söylemişti.
Fakat o denli bir şey oldu ki, bir zelzele profesörü bile “Bakan Beyefendi latife yapıyor olmalı” diye reaksiyon gösterdi.
Hâlbuki Ulaştırma Bakanı yeniden bilim adamlarınca hazırlanan etraf tesir kıymetlendirme raporu üzerinden bu türlü bir kıymetlendirme yapmıştı.
Söyledikleri de de çok makul sözlerden oluşuyor.
Dün bu bahisleri konuştuğumuzda İsmailoğlu o rapora atıfla şu bilgileri verdi:
Çok makul bir izahat değil mi bu?
