Özel: Yeni Anayasa yapmanın birinci şartı…

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin (TOBB) 80. Genel Kurulu kapsamında ATO Congresium’da düzenlenen akşam yemeğine katıldı.

Burada konuşan Özel, yemeğe katılan muhalefet partisi genel liderlerinin, tarz ve vakit iktisadı açısından kelamı kendisine bıraktığını belirtti.

Siyasilerin TOBB Genel Şurasında konuştuğunu anımsatan Özel, “Ancak 31 Mart’tan evvelki Türkiye’nin kaidelerinde tüm siyasi partilerin genel liderleri maalesef Genel Şuraya birebir anda davet edilemiyorlardı. Bu noktaya nasıl geldik, onu tartışmak bugünün işi değil. Lakin 31 Mart’ın bildirisi normalleşmedir” sözlerini kullandı.

“MUHALEFET ETMEK BİZİM GÖREVİMİZ”

Özel, olağanlaşmanın gereğinin el sıkışmak olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:

“Son seçimlerin birinci partisinin genel lideriyle ikinci partisinin genel başkanı ya da son genel seçimlerin birinci partisinin genel lideriyle ana muhalefetin genel liderinin el sıkışmadığı, konuşmadığı bir süreci Türkiye geride bırakmalıdır. Bu salonlarda birlikte toplantılara katılabilmeli, nezaket ölçüleri ve siyaset hudutları içinde farklı da olsa fikirler bu kürsülerde lisana getirilebilmelidir. O yüzden akşamın bu saatindeki bu kürsüyü, olağanlaşma iletisinden evvelki alışkanlıklarla yapılmış son toplantı kabul ederek, gelecek sene olağan saatinde, olmamız gereken yerde olacağımızı buradan sizlere müjdeliyorum.

Seçimlerde Türkiye’nin yüzde 65’inin, iktisadın yüzde 80’inin, toplanan verginin yüzde 87’sinin bulunduğu yerlerde lokal idarelerde sorumluluk almış başkanların genel başkanı, partinin genel başkanı olarak, hem lokal idarelerle ilgili hem de ülkeyi şu anda yönetmekte olan iktidar partisiyle ilgili, sizlerin, bizlerin, milletin beklentileri nelerse, ona uygun halde hem müzakere etmek hem de ana muhalefet sorumluluğuyla meseleleri lisana getirmek ve çaba etmek, muhalefet etmek bizim misyonumuz.”

“ENFLASYON MUHASEBESİ UYGULAMADAN ÇIKARILMALI”

Özgür Özel, Türkiye’de minimum fiyatın, alanlar için çok düşük, verenler için ise çok yüksek, döviz kurunun da ihracatçı için çok düşük, vatandaş için çok yüksek olduğunu söyledi.

Satrançta bir oyuncunun ustalığının oyunun sonunda değil başında aşikâr olduğunu, oyunda yanlışsız açılış yapılması gerektiğini tabir eden Özgür Özel, şöyle devam etti:

“Türkiye, bugün dünyanın fakir ve ucuz iş gücü ülkeleriyle düşük taban fiyatla uğraş edemez. Bu, bu ülkeye yazıktır. O yüzden açılışı ve atakları gerçek yapmış olsak, şu anda yüksek katma kıymetli üretim ve ihracatla, alan için tatminkar, veren için de uygun maliyetli bir taban fiyatımız olabilirdi. İhracattaki döviz kuru açısından da durum farklı değildir. Enflasyonist bir iktisatta Türkiye Odalar Borsalar Birliğinin son periyottaki en büyük haklı uğraşlarından bir tanesi enflasyon muhasebesine itiraz olmuştur. Zira enflasyon muhasebesi, mali tabloların düzeltilmesinden öte enflasyonun getirdiği yeni değeri kar üzere görüp vergileştirme sürecine girildiğinde büyük bir kasvet yaratacaktı.”

Buna her çıktığı kürsüde, her bulduğu mikrofonda itiraz ettiğini aktaran Özel, “Bugünkü erteleme pansuman olarak doğrudur. Lakin enflasyon muhasebesinin, peşin vergi üretmeyecek biçimde uygulamadan tüm devirler için çıkarılması gerekmektedir.” dedi.

ANAYASA TARTIŞMALARI

CHP Genel Başkanı Özel, bugün Türkiye’nin, ağır bir formda Anayasa tartışmalarının içinde tutulmaya çalışıldığını tabir ederek, “Anayasa, makro bir tartışmadır ve maalesef gündeme sis tesiri yapmaktadır. Anayasa tartışmalarının istihdam problemlerini, üreticinin sıkıntılarını, krediye ulaşma, geçim, emeklilerin meselesini örtüp görünmez kılacak bir gündem sisi tesiri yapmasına büsbütün karşıyız” diye konuştu.

Yeni Anayasa’nın, “şartların oluşması ve olgunlaşması” durumunda yapılabileceğine işaret eden Özel, bunun birinci kuralının, mevcut Anayasa’ya uymak olduğunu söyledi.

SİNAN ATEŞ DAVASI VE AYHAN BORA KAPLAN SORUŞTURMASI

Mevcut Anayasa’ya uymanın bir başka kazanımının hukuk devletine dönüş olduğunu vurgulayan Özel, şunları kaydetti:

“Bugün Türkiye’nin en yüksek iki tansiyonundan bir tanesi Sinan Ateş davası, bir oburu Ayhan Bora Kaplan soruşturmasıdır. Şayet hukuk devletine dönerseniz, bugün bu salondaki herkesin ortasında, ‘Ne oluyor? Nasıl okumak lazım?’ sorusuna karşılık aramayız. Hukuk devleti varsa, hukukçular vardır. Bizim ismimize, hepimiz ismine gereğini yaparlar. Ben tüm hukukçulara, yüksek yargının çok kıymetli liderlerinin varlığında tekrar hukuk devletine dönüş için kuvvetli bir anayasal şuur, hukuka inanç, hukukçuya inancın sağlandığı bir Türkiye’de daima birlikte el sıkışmanın, daima birlikte kucaklaşmanın hasretini duyduğumuzu hatırlatıyorum.”