Mahra’nın Ailesinden Tepki: ‘Çocuğumuzu Köpeklerin Arasına Atmışız Gibi Yorumlar Yapıyorlar’

Kaza, 5 Mart’ta saat 10.00 sıralarında Belek Mahallesi’nde meydana geldi. Kaldırımda yürüyen Mahra Melin Pınar’a, yol kenarındaki yerde dolaşan başıboş köpekler saldırdı. 

Kaçmak için yola çıkan Mahra Melin’e, İrfan Yayla’nın kullandığı 07 YBJ 06 plakalı kamyon çarptı. Bacağı kamyonun ön tekeri altında kalan Mahra Melin, ağır yaralandı. İhbarla kaza yerine sıhhat ve polis grupları sevk edildi.

Birinci müdahalenin akabinde küçük kız, ambulansla Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Tedaviye alınan Mahra Melin Pınar, yaklaşık 3,5 saat süren ameliyatın akabinde ağır bakıma alındı. Pazar gecesi beynin sol bölgesinde oluşan kararma nedeniyle ikinci sefer ameliyat masasına yatan Mahra’nın, pazartesi günü ise parçalanan sağ bacağı diz üstünden kesildi.

Kızının sıhhat durum hakkında bilgi veren Derya Pınar, ‘Bugün tam 8 gün oldu. Kızımı dün gördüm. Geçen bir hafta içerisinde yüksek derecede umudum vardı. Bugün hala beyin mevti gerçekleşmedi ama durumu kritik, ciddiyetini koruyor. 

Tekrar hekimleriyle görüştüm, tansiyonu çok düşük, kendi başına nefes bile alamıyor. Beyin sapındaki kanlanmayla ilgili sordum; ne derecede, düzgüne giden bir şey var mı? Durumunun en az derecede olduğunu, biraz düzgün olsa göz bebeğinin bile ışığa reaksiyon verebileceğini söylediler. Gece gündüz dua ediyoruz’ dedi.

Mahra’nın en büyük çocuğu olduğunu, başka evlatları Murat Derin (9) ile 16 aylık Kıvanç’ın ise olay nedeniyle psikolojilerinin bozulduğunu belirten Derya Pınar, ‘Güçlü olmak, ayakta kalmaya çalışmak çok sıkıntı. Küçücük bebek bile anlıyor. Ablasını çok özlüyor. Hareketleriyle bir halde sıkıntısını anlatıyor. Onları nasıl toparlayacağımı düşünemiyorum. Öncelik Melin’in yaşaması’ diye konuştu.

Durumunun bu kadar önemli olabileceğini birinci başta düşünmediğini aktaran Pınar, ‘Bacağının paramparça olduğunu gördüm, inanamadım. Halüsinasyon görüyorum, zannettim. Daha sonra neler gelişebileceğiyle ilgili tabipler bilgi verdikçe ve geldiği son nokta; hiç birinci başta düşünmediğim bir şeydi. Ben evvel bir, sonra iki bacağını birden kaybeder. ‘En fazla o olur, onunla kurtulur’ diye düşünüyordum lakin canıyla cebelleşiyor. Melin nasıl bir hayat sürecek, bilmiyorum. Yalnızca nefes alıp mı verecek, neye reaksiyon verebilecek, bizi hatırlayacak mı, kendisi yemeğini yiyebilecek mi, bilmiyorum’ tabirlerini kullandı.

Mahra Melin’in daha evvel sokağa tek başına tek bir adım dahi atmadığını söyleyen Derya Pınar, ‘Çocuk fakat artık büyümeye başladı. Okula kendisi gelip gitmek istiyordu. Yakın olsa da müsaade vermiyordum. 

O gün de konutumuzun yanındaki boş tarlada çekmece üslubu bir şey gördü. ‘Anneciğim onları alacağım. Sokak kedilerine konut yapacağım. İçine minder koyacağım. Boncuklarla süsleyeceğim’ dedi. ‘Kızım ne yapacaksın, ben sana kutudan yaparım, alırız’ dedim. ‘Hayır o daha güvenli’ dedi. Getiremeyeceğini düşünerek, ‘Tamam, müsaade veriyorum’ dedim. Oturduğum yerden arsayı da görebiliyorum. Melin konuttan çıktı. Bebek ağladı. Onunla ilgilendim. Baktım Melin gelmedi. Sesler duydum koşturdum, olay başına gelmiş’ dedi.

Mahra Melin Pınar’ın hayvanlardan korkmadığını belirten Derya Pınar, ‘Köpeklerle kedilerle iç içe büyümüş bir çocuk. Golden, Amerikan Cocker, Labrador üzere küçük ve iri cins köpeklerle haşır neşir olan bir çocuk. Yolun karşısına geçiyor olsa dikkatsiz deyip anlayacağım. Ancak pusuda yatan hayvanların üzerine gerçek hırlayıp, koşmasıyla insani refleks olarak yapması gerekeni yapıyor. Aksi istikamete kaçıyor. 2 köpek birden saldırıyor’ diye konuştu.

Olay sonrası çabucak kızının yanına gittiğini belirten Pınar, ”Özür dilerim anneciğim, özür dilerim anneciğim. Köpekler saldırdı’ dedi. O hale gelmesinden ötürü bile suçluluk duymuştu. Kendisinin hakikat karar almadığını düşündü. ‘Tamam kızım’ dedim. Etrafında bacak modüllerini arıyordum. Buzlu bir şey alıp da bacağını kurtarabiliriz diye. Şuuru yerindeydi’ tabirlerini kullandı.

Baba Murat Pınar, olay yerine ambulanstan evvel gittiğini ve kızının gözünün içine baktığını belirterek, ”Ölmeyeceğim değil mi baba?’ dedi. Olay yerine birinci gidenlerden otelde çalışan arkadaşım da söylemişti. Bacağından vazgeçmişken artık annesinin de dediği üzere ‘Canını nasıl kurtarırız, ne yapabiliriz’ diye düşünüyoruz. Bir ümit bekliyoruz’ dedi.

Olay sonrası internetteki haberleri ve yorumları okumadığını, bir hafta sonra okuduğunu belirten Murat Pınar, kendileri hakkında yapılan berbat yorumlara reaksiyon göstererek ‘Sanki bir çocuğu sorumsuzca köpeklerin ortasına atmışız üzere yorumlar yapıyorlar. Sokak köpeklerini herkes besliyor. Şu an burada da kaç köpek var. Beslemek, konuttaki artık yemeği vermek değerli değil. Yuva verebiliyor musunuz? Onları pencereden izlediğimizde, yağmurda yattığı vakit üzülüyorduk. ‘Acaba üşümüyor mu, niçin bu türlü yatıyorlar’ diyorduk. Bunlara üzülürken, bunların başımıza gelmesi; saldırmaları hiç beğenilen değil’ diye konuştu.

Murat Pınar, kızının mimar olmak istediğini belirterek şöyle konuştu:

‘Kedilere ömür yeri yapacaktı. Koşucu olmak istiyordu. ‘Altın madalya kazanacağım, madalyayı altın olduğu için satacağım, onun parasıyla yine kedilere, sokak hayvanlarına ömür yeri yaptıracağım. Paramız şu anda yaptırmaya yetmiyor. O vakit kazandığım ödüllerle yapacağım’ diyen bir çocuktu. Bu halde saldırmaları hiç hoşuma gitmedi. Kızımın bir an önce uyanmasını bekliyorum’