Cevizli Mahallesi’nde oturan Meral Keleş, üç gün evvel meskende yalnızken rahatsızlandı. Dışarı çıkıp taksi bulmaya çalışan Keleş, panik halinde …
Rahatsızlandığı günü anlatan Meral Keleş, “Evde yalnız başımaydım. Yeğenim hastanede yatıyor, annem onlarla ilgileniyordu. Babam da dışarıdaydı. Çarpıntım tuttu, 112’yi aradım. ‘Ambulans gönderelim’ dediler. Kendi isteğimle ‘göndermeyin’ dedim. Zira orada çok garip bir psikolojiye döndüm. Çaresiz hissediyorsunuz, bir utanç geliyor. Ailemi düşündüm panik olmasınlar diye. Evvel bir şeyler yapmayı denedim baktım deva olmuyor. Hazırlandım, sokağa attım kendimi. İleride taksi durağı vardı fakat taksi yoktu. ‘Yukarı yürü’ dediler. Orada da bir şey söyleyemedim basiretim bağlandı. Caddeye yürüdüm, nefesim kesildi, bacaklarım titredi. Çarpıntım inanılmaz yüksekti. Konutta ölçtüğümde 181’di. Rastgele bir otomobile binmek istedim fakat ‘pandemi var, beşerler çekinebilir’ dedim. ‘Allah’ım bana bir deva göster’ derken baktım polis arabası geliyor. ‘Polis otomobilini durdursam beni götürür herhalde’ dedim” dedi.
Konuşmasına devam eden Keleş, “Nefesim artık tam kesilmişti. Sıkıntı konuşuyordum. O ortada da onlar beni görmüş sanırım. El salladım saniyesinde kırdılar arabayı. Saniyesinde durdular. Konuşamıyordum yalnızca camlarına yapıştım. ‘Kapıyı aç’ dedi birisi. Kendimi içeri attığımı hatırlıyorum. ‘Ne olur beni acil Kartal Koşuyolu’na götürün’ dedim. Saniyesinde beni yetiştirdiler. Çabucak indiler, kolumdan tuttular, ‘biz götürelim’ dediler. ‘Yok, siz işinize bakın’ dedim. Hakları ödenmez. Orada ‘112 arayıp ambulans çağıralım’ da diyebilirlerdi. Hayatımda polis otomobiline binmedim, kalp hastanesine gitmedim. Kartal Koşuyolu Kalp Hastanesi’ndeki o günkü güvenlikten tutun paklık görevlisine kadar, hemşirelere de tabiplere da çok teşekkür ediyorum. Allah başımızdan sizleri eksik etmesin” diye konuştu.