Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Biyoloji Kısmı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özgür Emiroğlu, gazetecilere yaptığı açıklamada, akarsuda tespit …
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Biyoloji Kısmı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özgür Emiroğlu, gazetecilere yaptığı açıklamada, akarsuda tespit ettikleri çeşitlerden birinin, Clarias batrachus (yürüyen kedi balığı) olduğunu bildirdi.
Emiroğlu, dünyada en tehlikeli 100 ekolojik canlıdan biri kabul edilen bu cinsin, suyun sıcak olması nedeniyle kısa müddette ahenk sağlayarak çoğalmaya başladığını belirtti.
Yürüyen kedi balığının Güney Asya kökenli olduğuna değinen Prof. Dr. Emiroğlu, şöyle devam etti:
“Hazırladığımız makalede, Endonezya’dan Türkiye’ye getirildiğini tespit ettik. Türkiye’ye akvaryum ticareti ile getirilmiş ve daha sonra da buradaki sularımıza bırakılmıştır. Bu bölgedeki su kaynağı ılıman olduğu için balıklar buraya adapte olmuşlar. Doğal popülasyona önemli ziyan veriyorlar. Bu balıkların en kıymetli özelliklerinden biri, karada yürüyebilmeleridir. Karada uzun müddet kalabiliyorlar zira bunların beşinci solungaç filamentleri dallanmıştır. Akciğer üzere misyon alır ve böylece de karada uzun mühlet kalabilirler. Sularımızı yok eden canlılardan biri olarak tanımlayabiliriz.”
Emiroğlu, bu balığın, su kenarlarına yuva yaptığını aktardı.
Yavrular çıktıktan sonra yuvaların oyuk halinde kalıp bir müddet sonra kenarlardan suyun içine göçmeye başladığı bilgisini paylaşan Emiroğlu, “Böylelikle derelerimizin karasallaşma suratı artıyor. Buradaki balıklarla beslenmelerinin yanında organik hususların tümünü tüketiyorlar. Çok fazla organik atık bırakıyorlar. Ortamda bulunan mahallî balıklar yaşarken suya ziyan vermeden ve kirletmeden hayatlarına devam ederler ancak bu balıklar dengeyi bozduğu için sularımız önemli ölçüde kirleniyor ve organik husus yüküne maruz kalıyor.” sözlerini kullandı.
Prof. Dr. Emiroğlu, akarsudaki başka istilacı balık tipi hakkında da bilgi verdi.
Bunun, Amazon kaynaklı bir vatoz çeşidi olduğunu anlatan Emiroğlu, şunları kaydetti:
“Akvaryum için getirilen bu balık da sulara bırakılmış, burada önemli bir popülasyon oluşturmuşlar. 2015 yılından beri bu iki çeşidin de burada yaşadığını biliyoruz. Çok önemli ölçüde çoğaldıklarını görüyoruz. Bu balıklar çok üzün müddet hareketsiz suyun dışında kalabiliyorlar. Önemli ölçüde organik husus tüketip daha sonra da üretiyorlar. Suların kalitesini ve kullanılabilirliğini etkiliyorlar. Biyoçeşitlilik üzerinde olumsuz tesir gösteriyorlar.”
