Göz Sıhhati ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Erkan Bulut, yaz mevsiminin habercisi bahar aylarının tabiatın sunduğu hoşlukların yanında …
Göz alerjilerinin epeyce yaygın olduğunu lisana getiren Dr. Öğr. Üyesi Bulut, “Göz alerjisi, kendini uyaran bu dış etkenlere (alerjen) karşı reaksiyon vermesi ile ortaya çıkar. Gözlerimiz, bu alerjenler ile savaşabilmek için histamin ismi verilen bir unsur üretir. Sonuç olarak, göz kapakları ve göz kapaklarımızın içini ve gözün beyaz kısmını saran ve konjonktiva olarak isimlendirilen zarın bu maruz kalınan alerjen nedeniyle kırmızı, şiş ve kaşıntılı bir hale dönüşür. Alerjik konjonktivit mikrobik bir göz iltihaplanması değildir ve şahıstan bireye bulaşmaz. Alerjik konjonktiviti, çevresel alerjenlere karşı gözümüzde meydana gelen değişimleri içeren bir küme hastalıktır” tabirlerini kullandı.
Dünyada alerji oranları giderek arttığını ve şu anda dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 20’sinin rastgele bir çeşit alerjiden etkilendiğinin altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Bulut, ayrıyeten alerji kıssası olan hastaların yüzde 40-60 kadarının gözlerinde de alerji şikâyetlerinin mevcut olduğunu söz etti.
BEĞENİLEN KIZARIKLIK VE SULANMA GÖRÜLEBİLİR
Göz alerjisinin gösterdiği belirtilere değinen Dr. Öğr. Üyesi Bulut, “Gözümüzün alerjen ile birinci karşılaştığında ortaya çıkan histamine salgısı nedeniyle ani başlayan şikâyetler dediğimiz gözlerde başta kaşıntı olmak üzere sulanma, kızarıklık ve konjonktiva zarında şişme meydana gelir. Şayet bu etapta tedavi edilmezse bu alerjenle gözümüzde uzun devir tesirleri dediğimiz ışığa karşı hassasiyet, beğenilen ağrı, görme bozukluğu ve akıntı ile kendini gösteren kronik iltihaplanma meydana gelir” dedi.
Göz alerjisinden korunmada en temel prensibin göz alerjisine neden olan etkenden uzak durmak olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Bulut, hami tedbirleri şu biçimde sıraladı:
“Polenlerin ağır olduğu ve güneş ışınlarının en dik olarak geldiği 10.00 ile 17.00 saatleri ortasında mecburî olmadıkça güneşe çıkmayın. Dışarı çıkarken güneş gözlüğü, şapka, şemsiye kullanın. Meskendeki polen filtresi olan klima aygıtlarını kullanın. Polen mevsiminde mesken ve otomobil camlarını kapalı tutun. Kimyasal, boya ve parfümlerden uzak durun. Tüylü evcil hayvanlarla birebir ortamda bulunmamaya itina gösterin. Sigara dumanından ve havasız ortamlardan kaçının. Meskende tozları barındıracak halı, kilim üzere eşyaların kullanmayın.”
Göz alerjisinde göze yönelik korunma tedbirlerine de dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Bulut, “Gözleri kaşımamak, soğuk kompres (kaşıntıyı ve inflamasyonu azaltarak yararlı olabilir), yapay gözyaşı damlasının göze soğuk olarak damlatılması, kontakt lens kullanımına orta vermeyi korunma usullerine dâhil edebiliriz” diye konuştu.
GÖZ ALERJİSİNİN 5 TİPİ VAR
Toplumda görülen alerjik konjonktivitlerin yüzde 95’ini mevsimsel alerjik konjonktivit ve pereniyal alerjik konjonktivitin oluşturduğunun altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Bulut, göz alerjisi tiplerini şöyle sıraladı:
“Mevsimsel alerjik konjonktivit: Mevsim geçişleri olan sonbahar ve ilkbaharda ortaya çıkarlar. Genelde konut dışındaki alerjen diye isimlendirdiğimiz ağaç polenleri ve çayır otu polenleri neden olmaktadır.
Pereniyal alerjik konjonktivit: Pereniyal, söz manası olarak yıl boyunca süren demektir. Pereniyal alerjik konjonktivitte şikâyetler tüm yıl boyunca devam eder, mevsimsel değişiklik göstermez. Konut içi ortamda bulunan toz akarları ve evcil hayvan tüyleri üzere organik alerjenler neden olmaktadır.
Vernal keraokonjonktivit: Ekseriyetle tropikal yahut ılıman/ sıcak iklimlerde görülen bir alerjik konjonktivit tipidir.
Atopik konjonktivit: Atopik dermatit ile birlikte ortaya çıkan alerjik konjonktivittir.
Dev papiller konjonktivit: Sıklıkla kontakt lens kullanıcılarında görülen alerjik konjoktivit tipidir.”
ÇOCUKLARDA MEVSİMSEL KONJONKTİVİT DAHA YAYGIN
Mevsimsel alerjik konjonktivite dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Erkan Bulut, “En sık rastlanan alerjik göz hastalığı olup, tüm alerjik konjonktivitlerin yaklaşık olarak yarısı bu gruptadır. Mevsimsel alerjik konjonktivit çoklukla çocuklarda bilhassa bahar ve yaz aylarında görülür. Her yıl bahar aylarında tekrarlar. Hastalarda en bariz şikâyet her iki beğenilen ortaya çıkan şiddetli kaşıntıdır. Hastalarda sıklıkla hem ailede alerji hikayesi vardır hem de hastanın kendisinde saman nezlesi (alerjik rinit), astım üzere alerjik hastalıklar bulunabilir” tabirlerini kullandı.
Yaz mevsiminin habercisi bahar aylarının bizlere tabiatın sunduğu hoşlukların yanında bilhassa alerjik bünyesi olan şahıslar için birtakım sıhhat meselelerini da beraberinde getirdiğini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Erkan Bulut, “Bahar aylarında uygun nem ve sıcaklıkla birlikte tabiatta ağaç ve çayır polenlerinde önemli bir artış meydana gelmektedir. Tabiattaki bu değişim başta alerjik konjonktivit olmak üzere birçok alerjik hastalığın artışına sebep olur. Ağaç polenleri daha çok Şubat-Mayıs, çayır otu polenleri mayıs-haziran aylarında, yabani çayır otu polenleri ise yaz ortasından sonbahara dek yakınmalara neden olur” dedi.
ALERJİ DERİ TESTİ YAPILABİLİR
Dr. Öğr. Üyesi Bulut, hastalığın teşhisinin, detaylı hikaye alınması ve ayrıntılı göz muayenesi ile konulabileceğini, alerji deri testinin ise besbelli ve tekrarlayıcı alerjik konjontiviti olan hastalarda yapılmasının uygun olacağının altını çizdi.
Dr. Öğr. Üyesi Bulut, “Hasta hikayesinde hastanın her iki gözünde kaşıntı, kızarıklık sulanma belirtilerinin olması ve ayrıyeten bu bulguların bahar ve yaz aylarında tekrarlayıcı karakterde olması, teşhis açısından çok önemlidir” diye konuştu.
Alerjinin şiddetine ve semptomlarına yönelik tedaviler düzenlendiğinden bahseden Dr. Öğr. Üyesi Bulut, “Suni gözyaşı kullanımı ve antihistaminik damlalar çoklukla medikal tedavinin birinci basamağını oluşturmaktadır. Bu ilaçların yetersiz kaldığı durumlarda ise mast hücre stabilizatörleri, nonsteroid antienflamatuvar damlalar, kortikosteroidler ve immünmodülatör damlalar tedavide kullanılabilir. Kortikosteroid içeren damlalar kesinlikle bir göz hastalıkları uzmanı denetiminde kullanılmalıdır. Zira bu kortikosteroid içeren damlaları yüzeysel kullanılmasının göz içi basıncını artırabilecekleri ve uzun vadede göz tansiyonuna (glokoma) ve hatta körlüğe yol açabilecek öteki göz hastalıklarının da oluşmasına neden olabileceğinin bilinmesi göz sıhhatiniz açısından çok önemlidir” tabirlerini kullandı.
