Böbrek taşı olarak bilinen hastalığın aslında tüm üriner sistem içerisinde taşın bulunduğu yer ve taşın büyüklüğüne nazaran şikayet oluşturduğunu …
Böbrek taşı olarak bilinen hastalığın aslında tüm üriner sistem içerisinde taşın bulunduğu yer ve taşın büyüklüğüne nazaran şikayet oluşturduğunu belirten Özel Cet Sıhhat Hastanesi Üroloji Uzmanı Op. Dr. Tarık Güçlü, “Temel şikayet alışılmış ki ağrıdır. Taşlar çoğunlukla böbreğin içerisinde oluşurlar, büsbütün mekanik olarak idrarın akışını engelledikleri oranda ağrıya yol açarlar” dedi.
ŞİŞKİNLİK HİSSİ VE HAZIMSIZLIĞA NEDEN OLUR
Varlıklı, “Böbreğin ana iç havuzu hayli geniş olduğundan böbrek içindeki taşlar bariz bir büyüklüğe ulaşıncaya kadar ağrı yapmaz ve anlaşılmazlar yada nadiren ağrı yaparlar. En besbelli ve şiddetli ağrı, beraberinde bulantı, kusmaya kadar giden öğürtü hissi böbrek içindeki taşın idrar akışı ile üreter dediğimiz böbrek ile idrar kesesi ortasındaki yola indiğinde olur. Üreter ince bir kanal olduğu için küçük taşlar bile idrar akışını engelleyerek acil servise başvurmayı gerektirecek şiddette ağrıya neden olabilir. Taş üreter içinde ilerledikçe orta ara olan şiddetli ağrı ataklarına şişkinlik hissi, hazımsızlık ve daha sonraki vakitlerde daima idrar yapma isteği, idrar renginde bulanıklaşma, idrar sonunda sızı hissi üzere belirtiler eklenir” halinde konuştu.
YAŞADIĞIMIZ YER BÖBREKTE TAŞ OLUŞUMUNA TESİR EDER Mİ?
Dr. Varlıklı, idrarın su içeriğinin azalması, yani idrarın ağır olmasının taş oluşumunda en temel etkenlerden biri olduğunu belirterek, “Yaşanılan coğrafya ne kadar sıcaksa ve terleme yoluyla sıvı kaybına yol açıp idrarın ağır olmasına sebep oluyorsa taş hastalığı o kadar sık görülür. Örneğin; ülkemizde Güneydoğu Anadolu taş hastalığının epeyce fazla görüldüğü bir coğrafyadır. Birebir ailedeki bireylerde böbrek taşı görülmesi kalıtsal geçişten çok tıpkı coğrafya ve iklimde yaşamaları ve tıpkı tip beslenme biçimine sahip olmalarındandır. Benzeri halde yetersiz sıvı alımı da coğrafya ve iklimden bağımsız olarak taş oluşma ihtimalini artırır” halinde konuştu.
İDRAR RENGİNE DİKKAT
Dr. Güçlü, taş oluşumu ve tedavisi hakkında şu bilgileri verdi: “Taş oluşumunu önlemenin en âlâ formülü daha fazla sıvı tüketmek, böylelikle idrarın yoğunluğunu azaltmaktır. Sıvı alımı 24 saatte 8-10 bardak (2.5 L) olacak formda artırılmalıdır. Daha da ülkü olanı günlük 2 L idrar çıkaracak halde sıvı alımı yapmaktır. Ülkü sıvılar su, narenciye suları (portakal suyu, limon, greyfurt suyu yahut karışık) ve sodalı içeceklerdir. Bu ölçü tüm güne yayılmalıdır ve pratik yol daima bir şişe suyu yanınızda bulundurmanızdır. Sıcak günlerde terleme üzere hissedilmeyen kayıpları tamamlamak için daha da fazla sıvı tüketimi gerekmektedir. Muvaffakiyetin hoş bir ölçeği de idrar rengini berrak ya da çok soluk sarı renkte tutabilmektir. Çok protein alımı ürik asit ve hatta kalsiyum oksalat taşları oluşumu ile sonuçlanabilir. Hedef sağlıklı kilo aralığında kalabilmektir. Genel bir teklif olarak, günlük et ve balık tüketimini 120-150 gram ile kısıtlamaktır. Bu çarçabuk günlük gereksiniminiz olan proteini karşılayacaktır.”
‘TUZU AZALTIN’ ÖNERİSİ
Üroloji Uzmanı Op. Dr. Tarık Varlıklı, “İnsan bedeni sodyum (tuz) seviyesini çok dikkatli bir formda düzenler. Şayet idrarda sodyum atılımı artmış ise kalsiyum da tıpkı oranda atılır. Öteki bir deyişle, ne kadar çok sodyum (tuz) tüketir ve idrarla atarsak, o kadar çok kalsiyumu idrarda harcamış oluruz. İdrarda fazla kalsiyum bulunması ise yeni taş oluşumuna yada tabiatıyla atılabilecek kadar küçük taşınızın süratle büyümesine yol açabilir. Diyetinizdeki sodyum kaynaklarını azaltmaya çalışın, bilhassa fast food, paketli ya da konserve eserler, tuzlu atıştırmalıklara dikkat edin. Gayeniz günlük 2000 miligramdan az sodyum tüketmek olmalıdır. Bu da günlük bir çay kaşığı tuza denk gelmektedir. Üriner sistem içerisindeki taşın tedavi edilip edilmeyeceğine birçok parametreyi birlikte kıymetlendirerek karar veriyoruz. Temel kriter taşın idrar akışını engelleyerek böbreğin işlevini bozma durumudur. Böbrek işlevin korunması biz üroloji uzmanlarının birincil olarak gözettiği parametredir. Bu türlü bir durum kelam konusu olup böbrek içerisinden idrarın akamayıp birikmesi kelam konusu ise tedavi kesin gereklidir. Bunun dışında hayat kalitesini bozan dayanılmaz hale gelen ağrı da tedavi gerektirir. Bazen böbrek taşları tedaviye karşın tekrar eden idrar yolu enfeksiyonları ile bağlıdırlar. Bu durumda da taşın tedavi edilmesi gerekir. Ağrı ve idrar akışını bozmayan sessiz böbrek taşları takip edilebilir tedavi mecburî değildir lakin üroloji uzmanının denetiminden çıkmamak gerekir ki taşlar maalesef büyüme eğiliminde olurlar ve vakitle tedavi edilmesi zarurî durumlara yol açabilirler” halinde konuştu.
