Mars’ta hayat olup olmadığı hala cevaplanmış bir soru değildir. Bu soruyu cevaplayabilmemizin bir yolu Kızıl Gezegenin geçmişine bakmak ve hayat …
Kaynak: https://www.iflscience.com/below-anci…
Araştırmacılar bu çalışmada, yaklaşık 3,7 milyar yıl evvelki Mars’ı anlamaya çalışıyorlar.
Bu, gezegenin jeolojik tarihinde Noachian çağı olarak isimlendirilen karmaşık bir çağa denk gelen bir vakit aralığı. Güneş sistemindeki en yüksek yanardağ olan Olympus Mons üzere volkanik aktivitelerden çok daha öncesi. O vakitler okyanuslar ve ırmakların Mars’ın yüzeyini kapladığı düşünülüyor.
Su tek başına bir dünyayı yaşanabilir kılmaz lakin muhakkak yaşanabilir olmasında yardımcı olur.
Simülasyonlar, gezegenin hayat için hakikat şartlara sahip olduğunu, fakat ömrün sırf yüzeyin altında mümkün olduğunu ortaya çıkardı. Toprak tuzlu suya doyurularak mikroorganizmaları ultraviyole ışınlarından ve kozmik ışınlardan koruyordu. Bilgisayar modelleri, kolay mikroorganizmaların kendilerine güç sağlamak için moleküler hidrojen ve karbon dioksit kullanarak orada hayatta kalabileceklerini hatta gelişebileceklerini gösteriyor. Bu organizmaların biyolojik süreçlerinin yan eseri ise metan gazıydı.
Çalışmanın, ömrün mevcut olup olmadığına değil, şartların ömür için uygun olup olmadığına bakılması için yapıldığını vurgulamak kıymetli.
Ancak grup, mikroorganizmaların var olmasına müsaade verilen şartların çok mümkün olduğuna inanıyor. En büyük sınırlayıcı faktör ise bu organizmalar için hayatı zorlaştıracak olan buz örtüsünün kapladığı bölgeler.
Orada hayat olsaydı, organizmalar yalnızca varolarak yok olma riskini basitçe göze almış olurlardı.
Ekip bildikleri her şeye dayanarak antik Mars’ın, çok uzak geçmişte Dünya’nın kendi okyanuslarında sahip olduğu kadar çok metan üreten bakteri sayısına sahip olabileceğini varsayım ediyor – ve bu, hayatın kendisi için bir sorun.
Hidrojenin emilmesi ve metan salınımı global bir soğuma olayını tetikleyerek sıcaklığın onlarca derece düşmesine neden olabilir.
Mars erken devirlerinde kısmen ılıman bir iklime sahip olsa bile, bu mikroorganizmalar gezegeni dondurucu su sıcaklığının çok altına indirmiş olabilir. Bu mikroorganizmalar için son umut (eğer var olmuşlarsa ve global soğuma olayından sağ çıktılarsa) yüzeyin daha da derinlerine çekilmekti. Bu gereklilik, bu mikroorganizmaların varlığını aramak için incelemelerin yapılması gereken üç yerin Hellas Planitia, Isidis Planitia ve Jezero Krateri olduğunu gösteriyor. NASA’nın Perseverence aracı şu sıralar Jezero Krateri’nde hayli meşgul.
Siz bu mevzu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!
