Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’ndan bir gazetede yayımlanan haberdeki tabirlerin temelsiz olduğuna ait açıklamada bulunuldu. Ulaştırma dalında 37 …
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’ndan bir gazetede yayımlanan haberdeki tabirlerin temelsiz olduğuna ait açıklamada bulunuldu.
Ulaştırma dalında 37.5 milyar dolarlık KÖİ projeleri ile yapılan yatırımların, Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’ya 91 milyar , üretimde 193 milyar dolar (toplamda 284 milyar dolar), istihdama yıllık 156 bin kişi ile iktisada tesir sağladığı kaydedildi. Projelerin yıllık bazda, 1 milyar 865 milyon dolar vakit tasarrufu, 1 milyar 100 milyon dolar yakıt tasarrufu, 5 milyon dolar etraf tasarrufu ile toplamda 2 milyar 970 milyon dolar tasarruf sağlandığı açıklandı.
KÖİ’nin, Türkiye’de ticaret, turizm, istihdam, ihracat, üretim ve büyüme için yapılan yatırımların yalnızca bugün değil, gelecek için de verimli altyapı imkanı sunduğunu belirtilen Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, şu tabirlere yer verildi:
“’Büyük ve Güçlü Türkiye’ telaffuzuyla söz ettiğimiz, milletimizi hak ettiği yere taşıyacak devlet aklı ve siyasetlerinin eseri olan bu yatırım modeli, sağladığı dev yararlara karşın kimi müfterilerce hükümetimize iftira atma aracı olarak görülmektedir. Bu ‘iftira siyaseti’, kendilerini bunların birer maşası olarak konumlandıran, ‘ilkesizliği ilke’ edinmiş medya bölümlerince de karalama kampanyaları için bir araç olarak kullanılmaya çalışılmaktadır. ‘Türkiye’de can ve mal güvenliği yok’ diyerek ülkemize yapılacak yatırımın, gelecek turistin önünü kesmek isteyenlerden öteki türlü bir tutum beklenemezdi. Lakin, milletimizin çıkarlarıyla, geleceğiyle oynayan bu zihniyetin palavralarının ne kadar mesnetsiz olduğunu tabir etmek sorumluluğumuz kapsamındadır:
20 yıllık hükümetlerimiz periyodunda ‘Milli ekonomi’ temeline dayalı olarak ‘Millî bağımsızlığımızı’ muhafaza ana hedefimizdeki kararlılığımız ile kalkınmanın tetikleyicisi olan altyapı yatırımlarını bütünleşmiş biçimde artırma ve güçlendirme gayesiyle azimle çalışıyoruz. KÖİ modeli, bütçelerin yatırım finansmanında yetersiz kalması sıkıntısının aşılması için 134 ülkede yaygın kullanılan ve yarar sağlayan bir yoldur.
Bir gazetenin 20 Mart 2022 tarihli haberin başlığında tez edildiği üzere ‘Garantili hayat yan gel yat’ tabiri, devlet aklının küçümsenmesinin ötesinde, yatırım maliyetlerinin yanı sıra, büyük işletme ve ağır bakım maliyetlerinin, finansman geri ödemesinin ve kamulaştırma bedelindeki ödemenin ‘görmezden gelinmesi’dir. Açıkça yanlış yönlendirme ve makus niyettir.
Ülkemizdeki havayolu, karayolu ve denizcilik alanında KÖİ Modeli ile yapılan yatırımlar incelendiğinde, 2024 yılında baş başa noktasına gelecektir. 2025 yılından itibaren elde edeceğimiz gelirler, yapacağımız ödemelerin üzerinde olacaktır. Böylelikle ulaştırma dalı genel olarak değerlendirildiğinde, KÖİ Modeli ile yapılan projeler özelinde net nakit akışı sağlanacak; münasebetiyle, Devletimiz ek gelire kavuşacaktır.
Otoyol projelerine ait garanti ödemeleri 2022 yılından itibaren düşüş eğilimine girecektir. Hem garanti ödemeleri hem de ödeme oranları azalacaktır. Bunun dışında hasılat paylaşımı sistemi ile bu projelerden devletimize ek gelir kazandırılacaktır.
Projelerin üretim prosedürü kamu kuruluşlarımızın ortak aklıyla değerlendirilmekte ve ilgili devrin ekonomik şartları ile projelerin stratejik değeri çerçevesinde ele alınmaktadır. Münasebetiyle, proje bazlı yararlı görülen yol seçilmektedir.
Kamu Özel İşbirliği modeli ile inşa edilen her bir projemiz üzere İstanbul-İzmir Otoyolu ve Osmangazi Köprüsü, Kuzey Marmara Otoyolu ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Avrasya Tüneli, Ankara-Niğde Otoyolu, Malkara-Çanakkale Otoyolu ve 1915 Çanakkale Köprüsü başlı başına bu katkıların beden bulmuş halidir.
Bu eşsiz projeler müfterilerin ağır iftiralarına, palavralarına karşın tamamlanmış, milletimizin hizmetine sunulmuş ve sağladıkları yararlar ile teveccühünü kazanmıştır.O nedenle millete hizmet yolundan bizi kimse döndüremez. Dev yapıtlarımız; cet mirasına sahip çıkmayı beceremeyenlere ‘Yeni Türkiye’nin bir mesajıdır! Muhalefet etmenin, milletine, devletine düşmanlık etmek olmadığını tekraren tekrarladık. Biz onları kamuoyunun vicdanına ve adalete havale ettik. Lakin palavrası, iftirayı, karalamayı bir ideoloji olarak benimsemiş bu şahıslar boşa çıkan her argümanlarından sonra yeni bir adedine sarılarak ‘muhalefet yapıyormuş’ üzere görünmeye çalışmaktan vazgeçmiyorlar. Biz de ne milletimize hizmet etmekten vazgeçeceğiz ne de bu müfterilerle gayret etmekten.
Kamuoyuna hürmetle duyurulur.”
