Ata Demirer’den ‘Avrupa Yakası’ itirafı

“20-30 YIL SONAR TEŞEKKÜR EDECEĞİZ”

Yalnız bir çocukluk geçirdiğini tabir eden 48 yaşındaki oyuncu, “Biraz yalnızlığı tercih eden bir çocukmuşum, annem o denli söylüyor. Zira hem çocuk olup hem şişko olmak çok sıkıntı bir şeydi. Hacivat ile Karagöz’ün dünyası, dadı, falcı, külhanbeyi, mahallenin meczubu bunların hepsini yaşadım, içinde büyüdüm. Çocukluğum kendi kendimi eğlendirmekle başladı. Bursa’ya borçluyum, çocukluğumun Bursa’sı çok renkli, çok katmanlıydı. Osmanlı da var içinde, Zeki Müren de var, Müzeyyen Senar da var, Güvercinler var, klavyeler var, Roman mahallesi var. O katmanların içinde büyüdüm. Şimdiki çocuklarımızın biraz şanssızlığı bu tip alaturka, insani ve klasik renklerden uzak büyümek zorunda kalıyorlar çoğunlukla kentlerde. Sıkışıyorlar biraz. Fakat onlarda da öbür yetenekler çıkacak ortaya. 20-30 yıl sonra onlara teşekkür edeceğiz. Tahminen insan ömrünü 100 yılın üstüne çıkaracaklar buldukları şeylerle” açıklamasını yaptı.

Keyifli bir insan olduğunu söyleyen Cet Demirer, “Şişman bir çocuk olmak, yalnız olmak. Yalnızlığın şöyle bir avantajı var, karşıya geçip gözleyebiliyorsun; kim ne yapıyor, ne ediyor? Gözlemek içgüdüsel bir şey. O denli görüyorsun. Bu biçimde aranızda olacağımı o vakit hissettim. Artık yalnızca ses taklidi papağan üzere değil de, karşıdakinin davranış biçimi, ruh hali, verdiği reaksiyonları de görmek için galiba biraz empati hissinin gelişmiş olması gerekiyor. İşimi çok seviyorum, çok memnunum. Hayata çok şükrediyorum, hayat beni çok keyifli etti. Aslında ben memnun bir beşerim. Yani benim mutluluğum muhakkak kimi şeylere bağlı. Çok fazla bir şey değil, yeteneklerimi gerçek aksettirebileceğim bir iş, o işin sonuçların seyretmek, o işlerden sonra öteki bir işe hazırlanırken de sevdiğim coğrafyada yaşamak. Bir gün Karaköy’e yürüyüş yapmak, sevdiğim balıkçıdan balık almak, bazen denizde olmak, teknede olmak, dalış yapmak, köpeğimle oynamak, kuş yetiştirmek, seyahat etmek… Bunlar yetiyor bana. İnsan seviyorum, meskene insan gelsin gitsin. Ve sağlık” dedi.

‘EYVAH EYVAH 4’ YANITI

‘Eyvah Eyvah’ serisinin çok sevildiğini ve seyircilerin devamını çekmesini istediğini belirten Cet Demirer, “Seyirci, ‘Tamam abi hoş de niçin ‘Eyvah Eyvah 4’ yapmıyorsun da bize vakit kaybettiriyorsun?’ diyor. Benim bir tane hayatım var ve çeşitlilik katmaya, kendimden öbür şeyler çıkartmaya çalışıyorum. Yoksa ‘Eyvah Eyvah 4’ tabi ki yapılır” dedi.

YENİ SİNEMASI ‘BURSA BÜLBÜLÜ’

Ünlü komedyen, yeni sinemanın muştusunu de verdi: Pandemi başladığında yazmaya başladım. Herhalde yaz başında bitirmiş olacağım, bir Bursa sineması. 1980’li yıllarda geçiyor. Yeni bir senaryom bitmek üzere. Yeni bir sinema yolda. İsmi de ‘Bursa Bülbülü’. 80’lerde geçen bir müzik öyküsü.

“HATA YAPMIŞIM”

‘Avrupa Yakası’nın hayatındaki dönüm noktalarından biri olduğunu vurgulayan Demirer, “Önce ‘hayır’ demek zorunda kalmıştım. ‘Turnelerde ben çok yoruluyorum, memnunum da. Artık sırası değil, beni affedin’ üzere bir şey söyledim. Yarım ağızla. Bir tarafım da ‘oynasana’ diyor. ‘Avrupa Yakası’nın birinci direktörü Hakan Algün aradı, ‘Bak yanılgı yapıyorsun, bir gel’ dedi. Gittim platoya Sinan Çetin’in yanına. Bir demo çekmişler, seyrettirdiler. İçeri girerken Gazanfer abiyi gördüm. Ben tabi o denli düşünemedim. Kadroyu saydılar fakat canlı görmek öteki bir şey kayıtta. ‘Tamam oynuyorum. Elimde ne varsa koyacağım, yanılgı yapmışım. Ben bunda oynarım’ dedim. Çok da güzel oldu, âlâ ki de oynadım, benim hayatıma yeni bir dönüm noktası kattı” açıklamasını yaptı.

“GÜLSE’NİN SENARYOLARI DERS GİBİDİR”

Büyük kitleler tarafından tanınmasının, şovların kapasitesinin artmasının yanı sıra senaryo yazmayı da burada öğrendiğini belirten oyuncu, “O kadar çok senaryo okudum ki, Gülse’nin senaryoları hakikaten ders üzeredir. Durum güldürüleri, güldürü senaryosunun dinamiğini, çatısını fark etmeden öğrenmişim. Orada okuya okuya bir idman oldu ve dizi biter bitmez ‘Eyvah Eyvah’ı yazdım. Uzun yıllardır bir örneğini görmedik Gülse haricinde, sitcom yapan daha gelmedi” sözlerini kullandı.

“DENİZ DİĞER BİR ŞEY”

Denize olan tutkusunu da lisana getiren Cet Demirer, “Kendimi orada buluyorum üzere oluyor. Ben sahnede ne kadar buluyorsam, suda da o kadar buluyorum. Denizin üzerinde olmak değil, daha çok altında olmak, dalmak, bir maske, bir tane fotoğraf makinesi. Kendim için hiç paylaşmadan, suyun altında. Deniz öteki bir şey, sonuçta hayat kısa bir şey ne kadar sevdiğimiz bir şeylerin peşinden koşarsak o kadar verimli birine dönüşürüz diye düşünüyorum. Keyifli beşerden ziyan gelmez, mutsuz beşerden ziyan gelir. Deniz beni memnun eden bir şey” dedi.

“ANNEM BİLDİRİ ATTI”

‘Olanlar Oldu’ sinemasında cast sürecinde yaşadığı anıyı da paylaşan Cet Demirer, “Bir laf vardır; senaryoyu senarist muharrir, castı Allah yapar. Kimi şeyler biraz talih oluyor. ‘Olanlar Oldu’daki Tuvana Türkay annemin castı. Olacak şey değil, bizim cast sorumlusu arkadaşımız var, kimisiyle görüştük, kiminin takvimi tutmuyor. ‘Biz bunu çekemiyoruz’ dedik. Annem bana bir ileti atmış, biliyor aradığımızı. ‘Şu şu dizide bir kız var, izlediniz mi?’ diye, çabucak baktım. Geldi Tuvana, esasen müzikal yeteneği de var. Karakterin müzik da söylemesi gerekiyordu. Beş dakika sonra Tuvana kabul etti” halinde konuştu.