enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,5161
EURO
34,7218
ALTIN
2.501,57
BIST
9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Yağmurlu
13°C
İstanbul
13°C
Yağmurlu
Cumartesi Parçalı Bulutlu
19°C
Pazar Az Bulutlu
20°C
Pazartesi Az Bulutlu
21°C
Salı Az Bulutlu
23°C

Akciğer kanseri dünyada en sık ortaya çıkan ikinci kanser

Sinsi seyreden akciğer kanseri göğüs ağrısı, nefes darlığı, kanlı balgam tükürme, öksürük gibi belirtiler veriyor. Cerrahide son yıllarda …

Akciğer kanseri dünyada en sık ortaya çıkan ikinci kanser
23/02/2021 06:23
258
A+
A-

Sinsi seyreden akciğer kanseri göğüs ağrısı, nefes darlığı, kanlı balgam tükürme, öksürük gibi belirtiler veriyor. Cerrahide son yıllarda uygulanan kapalı ameliyatlar (Minimal İnvazif Yöntemler) cerrahi sonrası hastanın iyileşme süresini kısaltıyor. Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Cemal Asım Kutlu, “Kapalı yöntem kullanılarak akciğerin en küçük anatomik parçasının çıkarılması uzun yıllar çok ağır bir cerrahi girişim olarak kabul edilen bir tedavi şeklinin artık çok daha hasta açısından kolay ve az hasarla atlatılması mümkün hale gelmiştir” dedi.

ARTAN DENEYİMLER

Türkiye’de 2020 yılında yaklaşık 233 bin kişi kanser tanısı alırken; 126 bin kişi ise hastalık nedeniyle yaşamını yitirdi. Üllkemizde çok sayıda başarılı akciğer nakli ameliyatına da imza atan Prof. Kutlu, ilk akciğer ameliyatlarının tarihçesinin 15. yüzyıla kadar uzandığını söyledi. Artan deneyimler sonunda bazı durumlarda tüm akciğerin çıkarılmasının gerek olmadığı, akciğerin anatomik bir parçasının çıkarılmasının da aynı başarıyı sağladığının gözlendiğini söyleyen Kutlu, “Bu gözlem ile lobektomi (akciğerin anatomik bir parçası, sağ akciğer 3, sol akciğerde 2 adet bulunur) tümör cerrahisinin standart girişimi olmuştur. Yaklaşık 50 yıllık bir dönemde göğüs cerrahları lobektomiyi uygun olgularda başarı ile uygulamışlardır. Bu dönemde birçok teknik gelişmeler olmuş, anestezi ve yoğun bakım alanlarında elde edilen gelişmelerle işlem hemen tüm dünyada yapılır hale gelmiştir” diye konuştu.

DAHA AZ HASAR

Bilgisayarlı tomografilerin günlük kullanıma girmesiyle akciğer içinde herhangi bir bulgu vermeyen küçük tümörlerin de saptanmaya başlandığını anlatan Kutlu, özetle şöyle devam etti: “Özellikle dünyanın çeşitli ülkelerinde riskli grupların belli aralıklarla taranması küçük tümörlerin saptanma sıklığını daha da artırdı. Bu gelişmeye paralel olarak, göğüs cerrahisi kliniklerinde küçük tümörlerin tedavisinde lobektomi yerine daha küçük bir girişimin başarılı olup olmayacağı sorgulanmaya başlandı. Akciğerin en küçük anotomik ünitesi olan bir segmentin çıkarılması yani segmentektomi ameliyatının başarısı yaygın olarak araştırılmaya başlandı.

EN KÜÇÜK DOKU KAYBI

Bu tartışma yaklaşık 30 yıl öncesinden başlamış olmasına, yıllar içinde birçok çalışma yapılmasına rağmen tüm dünyada henüz tam bir görüş birliği sağlanamamıştır. Bu girişimin en önemli faydası tümörün uygun şekilde tamamının çıkarılması ve mümkün olan en küçük sağlam doku kaybıyla hastalığın tedavi edilebilmesidir. Bu girişimden sonra hastalar hemen hemen hiç fonksiyonel kayba uğramamaktadır. Daha da ötesi, bu tür tedavilerden sonra elde edilen uzun yaşam süreleri içinde rastlanabilecek ikinci bir hastalığın cerrahi tedavisi olasılığının ortadan kalkmamış olmasıdır. Göğüs cerrahisinde yapılan ilk endoskopik, kapalı veya diğer adıyla video yardımlı işlem 1991 yılında İngiltere’de yapılmıştır. Yaklaşık 10 yıllık bir süre sonra bu ameliyatların başarısı açık cerrahi girişimler kadar olmakla kalmayıp, sonuçlarının daha da iyi olduğu görüldü. Burada yapılan işlemin hastaya getirdiği yük daha az olmakta, ameliyat sonrası dönem kısa sürmekte ve hastanın korunmuş fonksiyonları sonraki ek tedavilerin daha kolay tolere edilmesini sağlamakta ve tüm tedavinin başarı oranını artırmaktadır. Elbette elde edilen deneyimler ve teknik gelişmeler böylesi girişimlerin daha da etkili ve hasta yararına olacak şekilde geliştirilmesi önümüzdeki yıllarda da devam edecektir.”

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.